Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam29
Toplam Ziyaret149909

Anasayfa

1915 - Çanakkale cephesinde İngilizlerin isteği ile ölü ve yaralıların toplamak üzere sabah 7.30'dan akşam 16.30'a kadar bir ateşkes yapılması. 1918 - Atatürk'ün, Ruşen Eşref (Ünaydın) Bey'e ithaflı resmini armağan edişi: "Her şeye rağmen muhakkak bir nura doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleketim ve milletim hakkındaki sınırsız muhabbetim değil, bugünün karanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkı ile ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik gördüğümdendir."
24.08.2012
Son Padişah Vahdettin, hiç hazır olmadığı halde birden bire, en kritik dönemde (I. Dünya Savaşı’nın sonunda) 4 Temmuz 1918’de Osmanlı tahtına oturmuştur. O günlerde Vahdettin, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi’ye, “Ben bu makam için hazırlanmadım… Şaşmış bir haldeyim, bana dua ediniz!” demiştir.
24.08.2012
Ülke yangın yeri, ülkeyi yönetenler ve muhalefet, lafı gevelemekle, gündemi gereksiz konularla oyalamakla meşgul. Her gün ayrı bir şehit haberi, her gün onlarca eve düşen tarifi imkansız acı...
22.08.2012
İleride bir gün, hiçbir karşılaşmanın senin dışında gerçekleşmeyeceğini bileceksin. Karşılaşacağın kişiler, mozağininin parçaları gibi bir araya gelmen gereken kırık parçaların olarak ortaya çıkacaklardır. Her biri senin muhtemel bir yaşamını temsil edecektir. Her biri insanlar okyanusunda senin psikolojinin bir yüzünü yansıtan bir damladır. Unutma; Diğerleri sadece aynadır suçlayacak ve kınayacak hiç kimse yoktur. İnsan sadece kendisiyle karşılaşır.! Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet'e sahip çıkmak, Çanakkale'yi, Kurtuluş Savaşı'nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir. Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK...
20.08.2012
Atatürk'ün, Büyük Zafer'i kutlayan İstanbul Türkocağı Genel Sekreteri Dr. Fethi (Erden) Bey'in tebrik telgrafına cevabı: "...Yeni Türkiye'nin dayanağı olan millet ve milliyet fikrinin gelişmesi için yıllarca başarı ile telkin ve yayında bulunmuş olan Türkocağı'nın millî zafer dolayısıyla gönderdiği kutlamaya teşekkür eder özel temennilerine katılırım."
20.08.2012
Yürütme kudreti,yasama yetkisi ulusun tek, gerçek temsilcisi olan mecliste toplanmıştır. Bu ikisini bir kelimede anlatmak mümkündür: Cumhuriyet... Gazi Mustafa Kemal Atatürk
30.10.2013
1925 - Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Kapatılmasına Dair Kanun, 677 sayılı yasanın kabulü. Salahiyetsiz sarık ve ruhani kıyafet taşıyanların cezalandırılmasına ilişkin kanun çıktı. TBMM kürsüsünün arkasındaki duvara ''Hakimiyet Milletindir'' yazılı levha asıldı.
29.11.2012
Türk ordusunun Sakarya Savaşı’nda elde ettiği başarı kamuoyunda büyük ses getirmiş, TBMM’nde taarruza kalkılması gerektiği yönünde fikirlerin beyan edilmesine neden olmuştur. Elbetteki Türk ordusu Sakarya Savaşı’nı kazanarak büyük bir moral içerisine girmiş ve bir an evvel düşmanı yurttan atmanın hesaplarını yapar hale getirmiştir. Ancak Büyük Taarruz öncesi bazı şartların oluşması gerektiğini çok iyi bilen Mustafa Kemal Paşa, acele edilmemesi gerektiğini 4 Mart 1922’de Büyük Millet Meclisi’nin gizli bir toplantısında yaptığı şu konuşma ile açıkça ifade ediyordu, “Ordumuzun kararı, taarruzdur. Fakat bu taarruzu tehir ediyoruz. Sebebi, hazırlığımızı tamamen bitirmeye biraz daha zaman lazımdır. Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür”.
26.08.2012
Atatürk'ün, Doğu cephesi kuvvetlerinin faaliyetleriyle ilgili bir gensoru nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde konuşması: "...Biz, memleket ve milletimizin varlığını ve bağımsızlığını kurtarmak için karar verdiğimiz zaman kendi görüşlerimize bağlı bulunuyorduk ve kendi kuvvetimize dayanıyorduk. Hiçbir kimseden ders almadık, hiç kimsenin kandırıcı vaatlerine aldanarak işe girişmedik. Bizim görüşlerimiz, bizim ilkelerimiz herkesçe malûmdur ki, Bolşevik ilkeleri değildir ve Bolşevik ilkelerini milletimize kabul ettirmek için de şimdiye kadar hiç düşünmedik ve girişimde bulunmadık!"
14.08.2012
İtaat ettiğin zaman seni yükseltmiş, yüceltmiş olan bilge ve alp kağanına, hür ve bağımsız yurdunda, yanılıp isyan ederek kötü iş yaptın! Silâhlı insanlar nereden geldiler de seni dağıtıp götürdüler? Süngülü insanlar nereden geldiler de seni sürüp götürdüler? Ey kutlu Ötüken Ormanının milleti! Gittiniz! Doğuya varanınız vardı. Batıya varanınız vardı. Vardığın yerde hayrın o oldu ki kanın su gibi aktı; kemiklerin dağ gibi yığılıp yattı... Bilmediğin için, yanılıp kötülük ettiğin için, amucam kağan uçmağa vardı (öldü).
14.08.2012
1936 - Atatürk'ün, askerî manevralar nedeniyle Org. Fahrettin Altay'ın gönderdiği telgrafa cevabı: "...Sizin ve bütün kahraman ordumuzun sevgi ile gözlerinden öperim. Yarın, yorulmak bilmemiş ve bilmeyecek olan şanlı ordumuzun geçit törenini gözlerimin önünde canlandırarak mesut olacağım."
13.08.2012
Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye yapılan silah kaçakçılığını da bizzat Sovyet Gizli Servisi KGB yönetiyordu. Bekir Çelenk hayatını kaybettikten sonra, Mehmet Ali Ağca ilginç bir açıklama yaptı. Abdi İpekçi Suikastı’nın sırları Bekir Çelenk’le birlikte gömüldü. Irak ve Afganistan niye işgal edildiyse, Saddam ve Taliban niye devrildiyse, Gün Sazak niye öldürüldüyse; Abdi İpekçi de o sebeple öldürülmüştür! Yani, petrol, silah ve uyuşturucu kaçakçılığını önlemeye çalıştıkları için!
11.10.2013
Atatürk'ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gizli oturumunda, cepheye ve cephe gerisine üçer kişilik teftiş heyetleri gönderilmesi hakkındaki önerge nedeniyle konuşması: "...Ben görev yaparken şöyle böyle heyetlerle görevime müdahale ettiremem efendiler! Bunda ordu için, memleket için fenalıktan başka bir şey yoktur."
11.08.2012
1919 - Mîsak-ı Millî ilan edildi. Anadolu'da millî uyanış... "Ordu müfettişliği"ne tayin edilen Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkışıyla (19 Mayıs 1919), millî uyanış, düzenli bir direnişe dönüşme şansına kavuştu. Mustafa Kemal'in icraatı, bir müddet sonra, İtilaf devletlerinin tedirginliğine yol açarak, kendisinin geri çağırılması için, Bâbıâli'yi harekete geçirdi. İstanbul'dan yapılan baskılar neticesinde askerlikten istifa eden Mustafa Kemal Paşa, "sîne-i millete" döndüğünü bildirerek, Anadolu'daki millî direnişi düzenlemeye devam etti.
29.11.2012
1922 - Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'e girişi. Halk Paşa'ya büyük sevgi gösterilerinde bulundu. BÜYÜK ZAFER üzerine İstanbul Hükümeti'nin Mustafa Kemal Paşa'ya "Kumandan-ı besalet unvanı" hitabıyla tebrik telgrafı.
05.09.2012
 8  ...
“Tarih diyor ki: Devlet işlerinin başına, devletin kurucusu olan kavimden başkaları geçince o devlet inkıraz bulur. Yani millet istiklalini kaybeder.Misal mi istersiniz? İşte Abbasiler, işte Endülüs, işte Osmanlılar! Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet işleri başında mutlaka Türkler bulunacaktır. Türk’ten başkasına inanmayacağız”

Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK



   
"Saygıdeğer efendiler, bu antlaşma(Lozan Antlaşması) Türk Milleti'ne karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük suikastin sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir!"

Gazi Mustafa Kemal  Atatürk