Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi24
Bugün Toplam137
Toplam Ziyaret162407

Yüzlerce Yıllık İngiliz Oyunu!/Deniz Kılıç

Ceride-i Havadis'i bilirsiniz, Türk basın tarihimizin ilk yarı resmi-yarı özel gazetesi... Türk basın tarihi diyoruz ama sahibi bir İngiliz: William Churchill malum... Peki nasıl olmuş da gazete sahibi olmuş, neler yazmış, ne etkisi olmuş ona bir bakalım;

1815 yılında İzmir'e yerleşen Churchill, daha sonraları İstanbul'da ABD sefaretinde katiplik yapar. Pek başarılı olamadığı için gazetecilik faaliyetine yönelir ve İstanbul'dan Avrupa'ya haberler gönderir. 1836 yılında Üsküdar civarında avlanırken kazaen bir Türk çocuğunu vurur, o dönemlerde yabancılara tanınan haklar ve ayrıcalıklar nedeniyle İngiliz konsolosluğu vatandaşlarının yargılanamayacağını söyler. Osmanlı Devleti haklı durumdan haksız konuma düşer. Öyle ki, kendisine pırlanta bir nişan ve zeytinyağı satın alma imtiyazı verilir. Aslında Mısır valisi Mehmet Ali Paşa nedeniyle zor dönemler yaşayan İmparatorluk, İngiliz desteği almak ister, içteki sebep budur. Hatta bu olay sebebiyle olup ancak başka bir sebep bahane edilerek Hariciye Nazırı Akif Paşa görevden alınır, Dahiliye Nazırı yapılır. Bu durum, Churcill'in gazete çıkarma fikrini biraz ertelemesine sebep olsa da bir süre sonra Akif Paşa Dahiliye Nazırı görevinden de ayrılınca harekete geçer, gazete basımı için izin ister. Akif Paşa, dış siyasetin yani İngiliz'e karşı uygulanan siyasetin karşısında yer alan bir kişilik. Dahiliye Nazırlığı görevini de ilk alan kendisidir; zira ondan öncesinde Umuru Mülkiye Nazırlığı olarak geçen unvanı göreve geldiğinde Dahiliye Nazırlığı olarak değiştirir.

1840'a gelindiğinde, Churcill Osmanlı Devletinin izin ve desteğini alarak ilk yarı resmi gazeteyi çıkarmaya başlar. Osmanlı Devleti, yenilikçiler ve eski düzen savunucularının çekişmesine maruz kalmış, ekonomisi yıpranmış, eğitim ve kültür açısından yeterli aydını bulunmayan bir halde... Yenileşme hareketlerine açılmış ancak bunu tam anlamıyla hayata geçirecek kadroya da sahip değil.

Gazete, zamanın edebiyatçılarını toparlayıp ahlaki, bilimsel, edebi içeriğiyle iyi yayın yapsa da, asıl çıkış amacı şu bilgide gizli;

1830-1837 yılları arasında İstanbul'da İngiliz elçiliği yapmış olan David Urguhard, yaptığı araştırmalar sonucunda Osmanlı Devletinin geniş hammadde ve ve pazara sahip oluşunun İngiliz çıkarları için yararlı olacağını Kraliyet ailesine rapor etmiştir.

Churcill, gazetede kullandığı Ermeni iktisat yazarlarla, İngiliz çıkarlarını örtülü bir şekilde Osmanlı kamuoyuna benimsetmeye çalışır. Başarılı da olur; Osmanlı ekonomisi ve sanayinin çökmesi pahasına, İngiliz mallarının sürümü artar. Niyazi Berkes, Osmanlı ekonomisi üzerine elde ettikleri bu mutlak hakimiyetten dolayı birbirini kutlayan İngiliz devlet adamlarının, ülkelerini sömürge ideolojisine fütursuzca açan Osmanlı devlet adamlarının saflıkları ile alay ettiklerini ve şaştıklarını söyler.

Elbette ki bu gazetenin basın tarihimize, hatta siyasi tarihimize etkisi de çok büyüktür. Bu noktada hakkını inkar etmek imkansız. Sade Türkçesi, kamuoyuna dünya haberlerini aktarması ve ilgisini çekmeyi başarması, toplumu yeni düşüncelere hazırlaması, Kırım Savaşı'na savaş muhabirleri göndererek döneminde ilk uluslararası haberciliği başlatması gibi...

Bütün bu bilgileri değişik kaynaklardan, okuduklarımdan, araştırdıklarımdan ve ders kitaplarımdan derledim. Doğruluğu ve yanlışlığı hala tartışılan bilgiler var. Demek istediğim tek şu ki; basın, toplumu yönlendirme konusunda en üst seviyede etkili ve yetkilidir. Bugün hala medya kitleler üzerinde toplum mühendisliği başarısını tek başına elinde tutuyor. 1840 yılından 2014 yılına kadar geçen sürede değişen ne var? Yükseldiğini varsaydığımız eğitim seviyesi; bilgiye kolay erişim; daha çok basın; daha çok medya kuruluşu; daha fazla hain ve işbirlikçi; daha fazla İngiliz, Amerikan vs vs... Hala haber okumayı bilmiyoruz, hala kime, nasıl, ne için hizmet ettiğimizin farkında bile değiliz. Aradaki Mustafa Kemal ATATÜRK ve idealist kadrosunun ardından yine ekonomimiz dışa bağımlı, yine çöküş noktasına ramak var, yine sürüler halinde aldanıyoruz. Peki ama 175 yıldır neden değişmiyoruz?


Yorumlar - Yorum Yaz