Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi31
Bugün Toplam163
Toplam Ziyaret162433

17 Mart

1920 - Atatürk'ün, İstanbul'un işgali nedeniyle İslâm âlemine bildirgesi: "...Bu onur kırma ve tecavüz darbesinin düşmanlar tarafından tahmin edildiği gibi maneviyatı bozmak değil, belki bütün şiddetiyle mucizeler gösterecek bir kabiliyeti geliştirmek neticesini doğuracağına şüphemiz yoktur!"

Mustafa Kemal, tüm devletlere ve Millet Meclislerine, ve İslâm dünyasına bir bildiri yayınlayarak, milli hareketin desteklenmesini istedi. (Yabancı Devletlere Yaptığım Protesto -Nutuk

1920 (16-17) - Atatürk'ün, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Merkez Heyetlerine bildirisi: "İçinde bulunduğumuz olağanüstü durumun ne derecelerde sağduyu ve birliği gerektirdiği açıktır. Merkez Heyetlerimizin bir taraftan milleti düşünce ve amaç birliğine yönelterek en alt düzeydeki insanlara kadar, giriştiğimiz mücadelenin kutsallığını ve haklılığını duyurmaları, diğer yandan bulundukları yerlerin askerî ve sivil yöneticileriyle bütün işlerde birlikte hareket etmeleri kesinlikle gereklidir."

1920 - Atatürk'ün, İstanbul ile resmî ve hususî bütün telgraf haberleşmelerinin ve telgraf memurlarının kendiliklerinden gizli yazışmalarının yasaklandığına dair bütün illere, kolordu komutanlıklarına, müstakil livalara, Posta ve Telgraf Başmüdürlüklerine genelgesi: "...Özellikle İstanbul'dan düşman bildirilerini alıp Anadolu içine yayanlar ve Anadolu haberleşmelerini İstanbul'a verenler casus kabul edilerek, bu hareketlerinin gerçekleşmesi halinde derhal ve şiddetle cezalandırılacaklardır."

1937 - Atatürk'ün, Çankaya'da Romanya Dışişleri Bakanı Antonesco'yu kabulü.

Atatürk'ün, gece Romanya Dışişleri Bakanı Antonesco şerefine Ankara Palasla verilen ziyafette konuşması: "...Milletler gam ve keder bilmemelidir. Şeflerin vazifesi, hayatı neşe ve şevkle karşılamak hususunda milletlerine yok gös­termektir! Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar mutsuzdur. Herhangi bir şahsın, yaşadıkça memnun ve mesut olması için lâzım gelen şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Hayatta tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı,  mutluluğu için çalışmakta bulunabilir.