Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi34
Bugün Toplam84
Toplam Ziyaret162354

9 Şubat

1919 - Süleyman Nazif'in kaleme aldığı ‘‘Kara Bir Gün’’ başlıklı makale...

Hadisat Gazetesi'nde Süleyman Nazif'in Fransız generalinin davranışını yeren ünlü yazısı.

Süleyman Nazif’in cesur isyanı: Kara Bir Gün
Süleyman Nazif'in ‘‘Kara Bir Gün’’ü yayınladığı sırada, İstanbul basını işgalcilerin sansürü altındaydı. ‘‘Hadisat’’ gazetesi ne yapıp etti ve yazıyı sansürün gözünde kaçırarak gizlice basmayı başardı. ‘‘Kara Bir Gün’’, sonradan hem basın hem de İstiklál Savaşı tarihimizin en meşhur makalelerinden biri olacaktı.Fransız generalinin dün şehrimize gelişi dolayısıyla bir kısım vatandaşlarımız tarafından yapılan gösteriler, Türk'ün ve İslam'ın kalbinde ve tarihinde sonsuza kadar kanayacak bir yara açtı. Aradan asırlar geçse ve bugünkü hüznümüz ve bahtsızlığımız sevince ve mutlu bir talihe dönse bile, yine bu acıyı hissedecek ve bu hüzünle üzüntüyü çocuklarımıza ve soyumuzdan gelecek olanlara nesilden nesile ağlanacak bir miras olarak terkedeceğiz. Almanya orduları 1871 senesinde Paris'e girdikleri sırada, Büyük Napolyon'un zaferlerini kutlamak için dikilmiş olan zafer tákının altından geçerlerken bile Fransızlar bizim kadar hakaret görmemişti.

İşte, ‘‘Hadisat’’ gazetesinde 9 Şubat 1919 günü yayınlanan makalenin günümüz Türkçesiyle tam metni:

‘‘

Ve bizim dün sabah saat dokuzdan on bire kadar hissettiğimiz üzüntüyü ve azábı duymamıştı. Çünki ‘‘Fransız’’ námını taşıyan her kişi, çünki yalnız Hristiyanlar değil, Yahudi Fransızlarla Cezayirli Müslümanlar, o millî matem karşısında aynı keder ve utanç ile ağlamış ve kızarmışlardı.

Biz ise millî varlıklarının ve dillerinin devamını bizim álîcenaplığımıza borçlu olan bir kısım halkın hay-huy şamatasıyla bu aziz matemimize en acı hakaretlerin birer tokat şeklinde atıldığını gördük. ‘‘Buna müstehak değildik’’ diyemeyiz. Müstehak olmasaydık, bu felákete düşmezdik. Her milletin hayat sayfalarında birçok talihler ve bahtsızlıklar vardır. Fransa Kralı Birinci Fransuva'yı Şarlken'in zindanından kurtarmış ve koca Viyana şehrini defalarca kuşatmış bir ümmetin kader defterinde böyle bir kederli satır da gizli imiş. Araplar’ın güzel bir sözü var: ‘Isbır feinne’d-dehre lá yesbır’ (Sen sabret, çünki zaman sabretmez) derler’.

1920 - Atatürk'ün, Heyet-i Temsiliye bildirilerinin en uzak köylere kadar ulaştırılması hakkında Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şubelerine telgrafı: "...Memleketin hayat ve devamlılığının söz konusu olduğu bugünlerde Heyet-i Temsiliye tarafından yayımlanan her türlü bildirinin Merkez Heyetleri tarafından köylere kadar yayılması bir vatan vazifesi olduğundan buna son derece önem verilmesi özellikle tavsiye olunur."

1931 - Türk İktisatçıları Cemiyeti ilk toplantısını yaptı.