Bir anda olup bitmiş bir mücadele değildi ANADOLU İHTİLALİ. Önce uluslararası toplantılarda Türklerin ölüm emri imzalanmış, işgâl başlamış ve ardından milli direniş örgütlenmişti.
Rusya’da ihtilal gerçekleşmiş, Çar gitmişti. Almanya’da Spartaküs ayaklanması vardı. İtalya’da Bolşevik devrim modeli halk arasında etki yapmıştı.
Fransa, Suriye ve Güney Doğu’da kıskaçtaydı.. İngiltere işçi hareketleriyle yanmaktaydı, İrlanda’da iç savaş vardı. Avrupa, Osmanlı topraklarına gönderecek asker bulamıyordu.. (bkz. Metin Aydoğan - Mustafa Kemâl ve Kurtuluş Savaşı)
Batı aynı bugünkü gibi çok zor durumdaydı.. ‘Tıkanmayı’ aşmak için 200 bin asker teklif eden Yunanistan kullanılacaktı. Amerika ve İngiltere Yunanistan’ı piyon seçmişti. Türkler, ‘ATEŞLE İMTİHANA’ girdi.. Ve kazandılar…
Image resized to : 64 % of its original size [ 780 x 480 ]
Ulusal Kurtuluş Savaşı sürerken Mustafa Kemâl, doğudaki komşularla dostluk anlaşmaları imzaladı, yardımlar aldı, bölgesel ittifaklar yaptı..
16 Mart 1921’de Sovyetler Birliği ile ‘emperyalizme karşı mücadelede’ DAYANIŞMA kararı MOSKOVA anlaşmasıyla kayıt altına alındı.
Millet yokluk içinde savaşıyordu.. Sovyetler’den 200 kg altın, 2 muhrip, 33 bin tüfek, 58 milyon fişek, 54 top, 130 bin top mermisi, 327 makineli tüfek gelmişti.. Azerbaycan’dan petrol ve gazyağı bedelsiz olarak Anadolu’ya gönderilmişti.
13 Ekim 1921 Kafkasya devletleri Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ile KARS ANTLAŞMASI imzalandı.
İtilaf devletleri 22 Mart 1922’de sözüm ona bir ‘Barış’ önerisiyle geldiler. Halkın içinde, ‘barışcıl yol arama’ propagandası yayıldı.
Ama tüm bunlar olurken Yunan ordusuna son darbeyi vuracak 200 bin kişilik ordu hazırlanmış, ‘Gezici hatip kolları’ kurulmuş ve tüm Anadolu’da yaptıkları konuşmalarla halka durumu anlatmış, silahlar toparlanmış BÜYÜK TAARRUZ kararı, 90 yıl önce haziran 1922’de alınmıştı..
SON VURUŞ yapılacaktı..
‘Büyük Taarruz’a hazırlanan Mustafa Kemâl Paşa , Ankara’da komşu devletlerle ilişkilerini en üst düzeye çıkarmıştı. İran ve Afganistan’la siyasi ilişkiler kurdu..
İlk İran ‘olağanüstü’ elçisi Mümtazüddevle, 1921’de Ankara’ya geldi, 30 Haziran 1922 tarihinde Mustafa Kemâl’e itimatnamesini sundu.. Memduh Şevket (Esendal) Bey de İran’a gönderildi. Daha sonra da Kabil’e gidecekti..
90 yıl önce, Temmuz ayı başında Mustafa Kemâl Paşa Rus Büyükelçi Arolof’un İran Sefiri onuruna verdiği yemekte bir konuşma yapmıştı..
Gazi, bu yemekte İran-Türkiye ilişkilerini şöyle değerlendirmişti:
“İçimizde hakikaten büyük bir boşluk vardı. O da İran milletinin mümessilinden mahrumiyet. Bugün ona da muvaffak olduğumuzdan dolayı bahtiyarız. Türkiye halkının şark milletleriyle, Rusya ile Azerbaycan ile Afgan ile İran ile olan revabatı yalnız hissi hayat üzerine mübteni değildir. Hakiki maddi gayr-ı kabil-i bedel bir takım esaslara dayanmaktadır... Türkiye’nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nâm ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olur ve çabuk biterdi.... Müdafaa ettiği dava bütün mazlum milletlerin, bütün şarkın davsıdır... Şimdiye kadar Devlet-i Aliye-i Osmaniye unvanı altındaki imparatorluk ile Devlet-i Aliyye-i İraniye arasındaki münasebatın İranlıların ve Türkiye halkının ciddi temayüllerine mutabık tecelli edememiş olduğunu itiraf etmek lazımdır. Fakat bugün İranlı kardeşlerimiz emin olabilirler ki Türkiye’nin başında bulunanlar aynı adamlar değildir... İran Millet ve Devleti hakikî temas noktalarını bulmuştur. Bunun tecellisi pek feyizli olacaktır. Bu feyizden yalnız Türkiye ve İran değil bütün şark milletleri mütefeyyiz olacaktır....”
90 yıl önce bugün BÜYÜK TAARRUZ’a karar verilmiş, tüm komşu ülkelerle BATI emperyalizmine karşı ittifak yapılmış, yardımlar alınmış ve bölgede anti–emperyalist mücadele için fikir birliğine varılmıştır!
O zamanki koşullar bugünle hemen hemen aynıdır.
Banu AVAR, 30 Haziran 2012
banuavar@superonline.com