Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi29
Bugün Toplam196
Toplam Ziyaret162466

"BİLİM DİLİ İNGİLİZCEDİR" SAVI



Sıklıkla karşılaştığımız "Bilim dili İngilizcedir" diye bir sav vardır. Buna "Sağlık dili Latincedir", "Hukuk dili Arapçadır", "Denizcilik dili İtalyancadır", "İnanç dili Arapçadır", "Sanat dili Fransızcadır", "Edebiyat dili Farsça" gibi daha birçok sav eklenebilir. Tümünü birden yanıtlayalım...

Bu, savların tümü gerçek dışıdır. Öncelikle bilimin tek dili vardır, o da sayıbilimdir (matematik). Ulusların kullandığı tüm diller bilimde kullanılabilir. Kullanılmalıdır da... Bir dili bilim dili olarak varsaymak, anadili o dil olan kişilere bilimde kazanç sağlar. Çünkü bilimde sürekli bir adım önde olurlar. Tüm ulusların bilimsel gelişmeleri o dilde basılır, o dilde yayınlanır. Ayrıca bilimsel terimler de o dilde olduğu için o terimleri en iyi anlayanlar anadili o dil olanlar olacaktır. Bu düpedüz bilimsel çekişmede diğer ulusları geride bırakıp, gücüne güç katmayı amaçlamış bir sömürü anlayışının ürünü bir düşünce olabilir.

Herhangi bir alanı iyi anlamak, özümsemek ve o alanda düşünce üretebilmek için kişinin anadili ile o konudaki terimlerinin olması gereklidir. Çünkü terim türetmek, düşünce üretmektir. Bir terimi hangi kökten hangi eklerle türetirseniz, o sözcükle kökteş ve aynı ekle türemiş diğer sözcüklerle mantıksal ilişkisini kurarsınız. Bir örnek verelim:

Doğabiliminde (fizik), "direnç" (resistance) kavramı bir çevrimde akıma karşı koyan üyeye verilen addır. Sözcüğün kökü "diren-" eylemidir. Akıma karşı koyan üyeye bu ad verilmesi, o üyenin anlaşılmasını kolaylaştıran bir etkendir. Yine bir çevrimde; "sığaç (capasitor), üreteç (battery), sarmaç (coil)" gibi üyeler vardır. İyi bakılırsa, bu üyelerin tümünün "±ç" yapım eki ile türediği görülür. Buradan herkes, bu ekin akım geçen bir çevrimdeki üyelerin adlarının türetilmesi için kullanılan ortak bir ek olduğunu ve o ekin geldiği kökün üyenin ne iş yaptığını anlatmada belirleyici olduğunu söyleyebilir. Oysa aynı sözcüklerin yad kökenli olanları bu çıkarımı yapmamıza olanak tanımaz.

Görüldüğü gibi Türkçe çok yetkin bir dildir. Tüm bilimsel sözleri, onları anlamlı kılarak, öğrenilmesini ve özümsenmesini kolaylaştırarak karşılayabilir. Nitekim, bunu kanıtlamak için Atatürk 1937 yılında -sağlığının en kötü olduğu dönemde- bir geometri kitabı yazmış ve geometri terimlerini Türkçeleştirmiştir. Günümüzde kullandığımız, "boyut, açı, üçgen, kenarortay, ...vb." gibi terimlerin tümü Atatürk'ün türettiği sözcüklerdir. Türkçe gibi sözcük türetme yeteneği güçlü olan bir dil her alana yetebilir.

Bu savı ileri sürenler, dünyada herkesin bilimde ortak bir dil kullanmasının gelişme açısından daha yararlı olacağını söylemekteler. Oysa anlaşılmayan, tam olarak özümsenmeyen kavramlarla bilimin gelişmesine katkıda bulunulmaz. Küçük katkılar da başat güç olan, anadili İngilizce olan toplumların ilerlemesine katkı sağlamaktan başka bir işe yaramaz. Bu kişiler, dünyada her ulusun sanki bilim dili olarak İngilizceyi, tıp dili olarak Latinceyi vb. kullandığını sanmaktadırlar. Oysa en tutucu gibi görünen sağlık terimlerinde bile başka kullanımlar vardır. Örneğin; Araplar sağlık ile ilgili sözleri Latince değil, Arapça kullanmaktadır. Araplar örneğin; dermatoloji demez cildiye der, üroloji demez bevliye der. Benzer yaklaşımı Almanlar da göstermiştir. Almanlar da sağlık sözlerini Almancaya çevirmiştir. Biz neden yapmayalım?

Gelelim öteki benzer savlara... Gerçekte bilim için söylediklerimizin tümü öteki alanlar için de geçerlidir. O alanı iyi anlamak, o alanda yapıtlar verebilmek, yeni düşünceler üretebilmek istiyorsak bunu Türkçe yapmalıyız. Biz; bilim dili İngilizce, sağlık dili Latince, tüze ve inanç dili Arapça, yazın dili Farsça, denizcilik dili İtalyanca, sanat dili Fransızca gibi uydurmalara inanırsak Türkçeye bir kullanım alanı kalmaz. Yalnızca gündelik alanda konuşulan yoksul bir dil olur. Bu tuzağa düşmeyelim...

https://www.facebook.com/turkcenindirilishareketi/posts/736478403034962
Yorumlar - Yorum Yaz