Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi33
Bugün Toplam187
Toplam Ziyaret162457

Ya Atatürk’ün gizli bir önlemi varsa! Arslan BULUT - 28 Kasım 2011 - Yeniçağ

 

Tayyip Erdoğan’ın ne yapmak istediğini açıklamak, eski CHP’li Ertuğrul Günay’a düştü.

Kültür ve Turizm Bakanı Günay,  “Sosyalist Enternasyonal Toplantısında oturuma başkanlık eden Norveçli Bakan ’bugün tarihi ile barışık, değerleri ile barışık bir Türkiye’nin Kemalist Türkiye’nin yarattığı o otoriter sisteme göre dünyada daha saygın, modernleşme süreci yaşadığına’ işaret ediyor. Bunun üzerine CHP Liderinin gazete haberleri ile birtakım itirazlar ileri sürmek yerine ve yurtdışında ülkesini kötüleyen bir siyaset adamı durumuna düşmek yerine, oturup bunun üzerine ciddi ciddi düşünmesi lazım”  dedi.

Günay, Kanal 7’de bir programda yaptığı konuşmada, Tan matbaasına saldırılar, Nazım Hikmet’in 1938’de tutuklanarak 12 yıl hapis yatması, Dersim gibi olayların Ankara’nın militarist modernlik anlayışı çerçevesindeki bir saf ırk yaratma çabalarının sonucu olduğunu iddia etti. Günay, bunun içinde parti devleti olarak Cumhuriyet Halk Partisi ve bu partinin içinde Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar ve Fevzi Çakmak’ın bulunduğunu  söyledi ve  “Şimdi bizim sadece Dersim’de değil, Doğu’da Güneydoğu’da Batı’da...Bizim yeni anayasada bütün bu yanlışları ortadan kaldıracak yeni bir dil üretmemiz, bütün bu etnik kökenler, farklı kültür ve inançların, yurttaşlık temelinde birleşeceği bir hukuk metni ortaya çıkarmamız lazım. Geçmişin üzerine böylece bir sünger çekmemiz ve Başbakanın attığı cesur adımın altını doldurmamız gerekiyor”  diye ne yapmak istediklerini özetledi..

*** *** ***
Bir Norveçli bakan çıkıyor. Bugünkü AKP yönetimini övüyor ve  “Kemalist Türkiye’nin diktatörlüğü”  ile kıyaslıyor. Türkiye’nin bakanı da bu değerlendirmeyi ne kadar yerinde bulduğunu bildiriyor. Buradan hareketle Cumhuriyetin bütün kurucularını, tek millet anlayışıyla hareket ettikleri için  hata yapmakla suçluyor ve  “Yeni Anayasa”  ile etnik kökenleri birleştirecek yeni bir rejim kuracaklarını açıklıyor...

Bir defa hiçbir Anayasa, ayrılık düşüncesine savrulmuş insanları, vatandaşlık temelinde birleştirmez. Bir milletin çocuğu olmak, bir ülkenin vatandaşı olmaktan daha önemli ve daha değerli bir aidiyet duygusudur. Siz, örtülü etnik ırkçılık yaparak milletin adının büyük ölçüde etnik unsurlardan biri olarak algılanmasını sağladıktan sonra dönüp,  “halkı vatandaşlık temelinde birleştireceğiz”  derseniz, kimi inandırabilirsiniz? Milletin adını tanımayan adam vatandaşlığın adını niye tanısın? Anayasa’dan Türk adını çıkarmanız da yetmez, bir süre sonra,  “Biz Türkiyeli değiliz”  demeye başlarlar.

Ama siz zaten bunu istiyorsanız, o zaman sizi Allah ıslah etsin!

*** *** ***
Kemal Kılıçdaroğlu ise  “Eğer Başbakan bu tutumunu sürdürürse Türkiye süratle iç çatışma noktasına gelebilir. Başbakan, söylemlerinde özellikle inanç temelli ayrım yapıyor. Bu çok tehlikeli”  diyor.

Bir defa iç çatışma çıkabilmesi için birbirine denk kuvvetlerin varlığı gerekir. Bugün, Türkiye’de bütün devlet kurumları, cumhuriyetle hesaplaşmak isteyenlerin eline geçmiştir. Dolayısıyla, silâh da onların elindedir. Cumhuriyetin kuruluş felsefesine inananların elinde hiçbir mevzi kalmamıştır. Nitekim, önemli bir kısmı cezaevlerine doldurulmuştur.

Tersanelerin zaptedilmesine kadar, Atatürk’ün gençliğe hitabesinde bahsettiği bütün olumsuz şartlar da gerçek olmuştur.

Sahi Atatürk, kurduğu devletin başına böyle bir bela geleceğini 1927’de bildiğine, bütün ordularının dağıtılmış olabileceğini dahi söylediğine göre Türk Cumhuriyetini, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden sonra  gençlere emanet etmekle kalmayıp, kimsenin bilmediği gizli bir önlem de almış olmasın?

*** *** ***
İşte hâlâ bundan korkuyorlar! Yoksa ne Anayasa komisyonu kuracaklar ne de halkı yönlendirmek için Dersim tartışmasında olduğu gibi psikolojik harekat yapacaklardı.. Herkesin bildiği gibi ne Aleviler umurundadır onların ne de Kürtler... Şimdi Atatürk’e bile cephe aldıklarına göre işin sonuna geldiklerine inanıyorlar. Amerika ve Avrupa desteği de var! Oradan cesaret alıp, Kürtlükten sonra Aleviliği de kışkırtarak Atatürk’ün şahsında Türklükle savaşıyorlar!

Koca Türk Milleti, kendi sonunu koyun gibi bekler mi sanıyorlar?

 


Yorumlar - Yorum Yaz