Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam121
Toplam Ziyaret162391
Siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz?!/Bilge Altun

Yıllar önceydi. Yanımda çalışan hanım, hastanede yatan bir yakınını ziyaret etmek için öğleye kadar izin almıştı. Birkaç saat sonra eve döndüğünde tir tir titriyor, gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu.

Neyi olduğunu sordum: “Şu an değil Bilge hanım, lütfen!” dedi. Kelimeler, titreyen dudaklarından güçsüzce dökülürken, gözyaşları sel gibi akıyordu.

Hemen mutfağa gidip su getirdim. Suyunu içtikten sonra ağır ve bitkin adımlarla koltuğa oturdu. Kendisini endişeyle bir süre izledikten sonra dayanamayarak yeniden sordum: “Yakınına mı bir şey oldu?” Hayır dercesine başını sallarken hüngür hüngür ağlıyordu.

“Mahvetmişler çocuğu!” dedi. “O çocuk artık yaşamaz!” “Kim?” dedim. Ağlamaktan yine cevap veremedi.

Bir süre sakinleştikten sonra anlattı neler olduğunu. Bir kız çocuğu getirmişler hastaneye; sekiz dokuz yaşlarında. Bedeninin her yeri mor, gözleri ise yediği dayaklardan şişmiş, açılmıyor.

Beş iğrenç sapık, evinin önünden kaçırıp Yakacık'ın ormanlarına götürmüş küçücük çocuğu. Tecavüze direnmeye kalktıkça her türlü işkence ve eziyeti yapmışlar üzerinde sigara söndürmeye kadar!..

Sabah olduğunda baygın halde bulunmuş yol kenarında; çıplak ve bilinci tamamen kapalı!

Cinsel organı parçalanmış, kolları kırılmış, yüzü ve bedeninde neredeyse morarmayan tek bir nokta yok!

“Yaşamaz!” diyordu hüngür hüngür ağlarken. “O yavrum yaşamaz artık! Tüm yaşamışını, tüm bedenini mahvetmişler!”

O an çıldıracağımı sanmıştım. Ona bunu yapanların en ağır cezayı almasının, içeri girdiklerinde her türlü eziyetin yaşatılmasının bile içimdeki bu korkunç ateşi söndürmeyeceğini hissetmiştim!

Bir anne olarak, bir kadın olarak, her şeyden önce bir insan olarak öfkem dinmedi hiçbir zaman. Yüzünü bile görmediğim o masum yavrunun çektiği ıstırabı hatırladıkça, en ağır işkencelerden bile ağır geldi o sapıkların bu dünyada hala nefes alıyor olmaları!..

Bir hafta sonra gözlerini yumdu bu hayata o masum melek...

Hastaneye tekrar gittiğinde, o meleğin, küçücük kalbinin bu korkunç eziyete dayanamadığını öğrendiğinde bir kez daha yıkılmıştık...

Şimdi bu beş sapığı da salıverecekler! Başka çocuklara çok daha fazlasını yapmak için, üstelik de yakalanırsa evlenebilme hakkıyla!

Vahşice tecavüze uğrayan ve bu nedenle canını veren bu masum çocuk soruyor bizlerden önce size:

“Siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz?! Benim gibi başkalarının da bu büyük vahşeti yaşamasını hangi hakla, hangi vicdanla istiyorsunuz?!”

Bu bir cehennem olmalı! Evet, bu bir cehennem ve böyle bir yasayı akıllarına getirenler ise cehennemin aralık kapısından kaçan iblisler!

Yok! Vicdan yok hiçbirinde, bu açık biçimde ortada!

Zira aksi olsa, sayısız masumu ateş tarlalarında yürütmeyi değil, bedenleri yakan o tarlaları sonsuza dek yok etmeyi hedeflerlerdi!..

  
322 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın