Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam137
Toplam Ziyaret162407
Paris Düştü/Bilge Altun

Dün Paris'e yapılan saldırıların ardından aklıma,“Paris düştü,” sözünü mükerreren veren savaş belgeselleri geldi. Nazi askerlerinin şehre girmesiyle gelişen her türlü vahşet, tecavüz, kan, gözyaşının bol olduğu sahneler...

Sosyal mühendisliğin babası sayılan Goebbels, Nazi Almanyasının güçlü görünmesi için çalışırken, söylenilen her sözün, görünenin dışındaki anlamlarının zihinlere kaydedilmesini de sağlamıştı. O dönem gazetelerinde verilen “Paris düştü, Paris işgal edildi. Aman Tanrım Paris bile düştü!” manşetlerinin ardından, Hitler'in Eyfel Kulesi'ne yürürken ki görüntüleri, bir devletin düşürülebileceği en kötü durumdan da kötü bir algı yaratarak tarihe geçmişti.

Paris'in düşmesi, 2. Dünya Savaşı için tam bir dönüm noktasıdır. Almanlar 14 Haziran 1940’ta Paris’e girdiklerinde, Fransız askerleri hiçbir direniş göstermeden şehri boşaltmıştı. Paris'in düşmesinden dört yıl sonra geri alınmasına kadar geçen sürede yaşanılanlar, elbetteki savaşın en kirli yüzünü gösterirken; aynı zamanda savaşın asıl nedeni olan İsrail Devleti'nin kurulmasının da yolunu açmıştı.

Dün Paris bir kez daha düştü...

Papa'nın Paris saldırısı için “3. Dünya Savaşı'nın bir parçasıdır.” açıklamasına, Hollande'ın “IŞİD'in Paris saldırıları savaş nedenidir.”sözlerini ekleyip geçmişteki Fransız askerlerinin yerine Fransız istihbaratı DGSE'yi koyduğumuzda; artık sona gelindiği, çok uluslu dünya savaşının oldukça kısa bir zaman içinde kopacağı net biçimde görülecektir.

Anlaşılması gereken Işid'in yaptığı saldırıların terör için değil, savaş için olduğudur. Bu nedenle saldırılar bitmeyecek ve kısa aralıklarla çok daha büyükleri gelecektir. Savaşa uzak duran ülkeler, bundan böyle açık biçimde hedeftedir.

Emperyalist devletler, bunca zaman barış, demokrasi, özgürlükler adı altında savaş için her koşulu hazırlamış durumdadır. Türkiye'deki seçim sonuçları yine bu kanlı savaş içindir. Televizyonlar Goebbels taktiğini kullanarak “Saldırı, katliam” sözlerinin yanı sıra “3. Dünya Savaşı” sözünü bilinçli olarak kullanmaktadır. 2. Dünya Savaşı'ndan farklı olarak bu kez; Suud, Katar, Mısır gibi İslami terör örgütlerinin finansörleri de sıcak savaş için gereken son koşulları sağlamak için cephedeki yerlerini almış durumdadır. İngiltere, Almanya, Belçika, Norveç, İsveç dahil tüm Avrupa'da ve Amerika'da güvenlik kalmamıştır. Ayrıca Rusya'nın bu savaşa sert biçimde girmesi için önemli bir neden yaratılacaktır ve aynı durum İran ve Vatikan için de geçerlidir.

Maalesef bir akıllı çıkmadığı sürece, dünyayı korkunç günler beklemektedir. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan İsrail topraklarının genişlemesi ve yeni dünya düzenine bağlı sözde “Asil ırkın” rahat yaşaması için dökülecek kanlar, savaşı çıkaranlar için oldukça önemsizdir ve milliyeti yoktur.

Türkiye, cebinde taşıdığı akrebin her an kendisini sokmasıyla karşı karşıyadır. Kanla, irfanla kurulan bu vatan, kansızlar ve onların kansız uşaklarının hırsı uğruna çok büyük bir felakete sürüklenmektedir. Atatürk'ün “Yurtta sulh, cihanda sulh!” sözünün rafa kaldırılmasının acısını Türkiye dahil tüm dünya çekmek üzeredir.

Ancak! Tüm bunlara rağmen! Türkiye'de, kurtarıcı değil, savaş cephesi açılmasını sabırsızlıkla bekleyen bir Türk Milleti vardır! Türkler, her zaman olduğu gibi  ihanetin bedelini  kayıtsız şartsız, feci biçimde ödetecektir ve bundan kaçış yoktur! Unutulmamalıdır ki Tanrı Türk'ü her daim korur ve yüceltir. O noktaya gelindiğinde, gerisini artık Türk Milleti'ne bu belayı getirenler düşünsün!.

  
575 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın