O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..
Aktif Ziyaretçi | 7 |
Bugün Toplam | 98 |
Toplam Ziyaret | 162368 |
Platon/ Çizgi Siyasal Düşünceler Tarihi Platon, kavramaya dair dört aşamanın olduğu fikrindedir: Bilim, anlama, inanma ve gölgelerin algılanması… Karanlık bir mağaranın ortamı, çizgi alegorisindeki görünenler dünyasına tekabül etmektedir. Mağarada bulunanlar el ve ayaklarından zincirlenmiş durumdadır. Hareket edememekte, kafalarını döndürmeleri de engellendiğinden sadece önlerindekini görebilmektedir. Bu kişiler, tüm hayatları boyunca mahkûm olarak kalmışlardır. Mahkûmların arkasında bir ateş yanmakta, ateş ve mahkûmlar arasında bir duvar, duvarın gerisinden de başlarının üzerinde kaplar, heykeller, hayvan figürleri taşıyan kişiler geçmekte, tüm bunların gölgesi de mahkûmların önündeki duvara vurmaktadır. Mahkûmların gördükleri duvardaki gölgelerden ibaret olduğu için, onlar bu gölgeleri gerçekler olarak yorumlamaktadır. Platon için tasvir edilen bu durum, görünenler dünyasındaki insanların deneyimini temsil etmektedir. Bizler de duyu organlarıyla elde edilenleri gerçeklik sayarız. Çünkü sonsuz gerçeğin varlığının farkında değilizdir. Duvardaki gölgeler suda ya da parlak yüzeylerdeki görüntülere uymaktadır. Duvarın arkasından geçmekte olan gerçek insanlar ise çizgi analojisi uyarınca görünenler dünyasındaki görünür objelere tekabül etmektedir.
İkinci adımda Sokrates, mahkûmlardan birinin zincirlerinden kurtulması durumunda nelerin olabileceğini tasvir eder. İlk olarak mahkûm, duvarda gördüğü gölgelerin yani önceki deneyiminin şu an gördüklerinden daha gerçek olduğunda ısrarcı olacaktır. Ancak bir kişi ona önceden gördüklerinin birer illüzyon, olduğunu açıklayacaktır. Bir yandan mahkûm görüp öğrendikleri karşısında şok yaşamaya devam ederken, diğer yandan bir adım daha atıp mağaranın dışına çıkacaktır.
Çizgi Siyasal Düşünceler Tarihi I Platon I Sayfa 16 Analojisi çerçevesinde mahkûmun ulaştığı yeni çevre gerçek dünyaya tekabül eder. Güneşin ışığı nedeniyle ilk önce mahkûmun gözleri kamaşacaktır. Bu nedenle güneşe bakamayacak ama gözleri bu kez nesnelerin sudaki yansıma ve gölgelerini görecektir. Gözlerinin ışığa alışması ile birlikte nesnelerin kendileri artık görülebilir olacaktır. Nihayetinde mahkûm başını güneşe doğru çevirebilecektir. Güneşin sudaki yansımasına değil de gökyüzündeki haline baktığında bunun “mevsimleri ve yılları yapan, görünen dünyayı koruyan ve her şeyin asıl kaynağını oluşturan” şey olduğunu anlar (Devlet 516). Bu yeni çevrede nesnelerin sudaki yansıma ve gölgeleri çizgi analojisi uyarınca gerçek dünyanın daha aşağıdaki kesimine; nesnelerin kendisi ve güneş ise gerçek dünyanın üst kesimindeki formlara ve iyi ideasına karşılık gelmektedir…
|
623 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |