13.06.2004: Başbakan Erdoğan, Amerikan
kuruluşu Academy of Achievement tarafından Chicago'daki Peninsula Hotel'de
düzenlenen, yöneticiliğini MSNBC televizyonundaki siyasi ağırlıklı Hardball
programının ünlü yapımcısı Chris Matthew'in yaptığı, “Ortadoğu” konulu panele
katıldı.
Panelde Erdoğan'ın yanı sıra İsrail'in eski Başbakanı Ehud Barak, ABD Kongre üyesi Jane
Harmon ile Princeton Üniversitesi'nden Ortadoğu uzmanı Prof. Bernard Lewis de
yer aldı.
“Ortadoğu sorunu konusunda, Filistin ve İsrail halklarının her ikisinin de barıştan yana
olduğu inancındayım” diyen Başbakan Erdoğan, “Konuyu liderler noktasında
kilitlersek olayı çıkmaza sokarız. İsrail'in de, Filistin'in de öncelikle
barışa inanması lazım. Bu bir psikolojik süreçtir. Bunu başaramadığımız sürece,
sadece bombaların yağmasına seyirci oluruz. Elinde gücü bulunduranlar, bu işe
yardımcı olmak isteyenler, barışı Filistin'e de, İsrail'e de sürekli olarak
tavsiye etmek durumundadırlar. Ben, hükümetim ve milletim bu konuda her türlü
görevi almaya hazırız” diye konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben Barak'ın başlatmış olduğu barış sürecine katılıyorum. Ancak Sayın Barak'ın
başlattığı süreç devam etmedi. Sayın Arafat büyük bir fırsatı tepmiştir. Eğer o
zaman oturulan masadan kalkılmasaydı isabetli olurdu. Şu anki sıkıntı budur.
Fakat biz yine de barıştan umutsuz değiliz. Burada, başta ABD olmak üzere, G-8
ülkeleri ve komşu ülkeler olmak üzere burada barışı tesis etmek için hep
birlikte çalışabiliriz. Onun için bu toplantıdayız.
Çözüm için çaba gösteren Barak'ın aktif siyasetten çekilerek yanlış yaptığını
söyleyen Başbakan Erdoğan, “Barış süreci sıkıntılı bir süreçtir. Çile çekmeyi
gerektirir ve bu mücadeleyi çile çekerek sürdürmeliyiz. 80 yaşına merdiven
dayamış olan bir Arafat barışın önünde bir engel olamaz. Bu işi halklar
arasında çözebiliriz” dedi.
“TERÖR BİR NETİCE”
“Terör bir gerekçe değil. Acaba biz terörle ilgili gerekçeleri ortadan kaldırabildik
mi? ABD'nin Bağdat'a girmesi işi çözmüyor. Buraya nereden geldik. 11 Eylül'den
geldik. 11 Eylül olmasaydı Afganistan'a girilmezdi, Irak'a da girilmezdi.
Irak'ta, bir dost olarak, samimi olarak biz bu işin hallini istiyoruz. Ama bu sorunu
halletmek dışardan dayatmacı bir yaklaşımla olmaz. Kendi iç değerlerine kıymet
verilmeli. Halklar kendilerini yönetecek olanları kendi içinden çıkarmalıdır.
Atanmış memurlarla bu işler zor yürür. Bu benim demokrasi anlayışımdır.
Tespitimdir. Bunu da başarmaya mecburuz. Onun için altyapısını ona göre yapmak
durumundayız. Bir farklı ülkenin modelini oraya oturtmak, adeta bir vücuda
kabul edemeyeceği bir organ naklini yapmak gibidir.”
“İsrail ve Filistin arasındaki mücadelede silah gücü olarak Filistin'in İsrail ile
mukayese edilmesi mümkün değildir” diyen Başbakan Erdoğan, “Gazze'den çekiliyor
diye barış gösterileri yapanlara bombaları yağdırdığınız zaman bu işi durdurmak
mümkün değildir. Burada objektif bir bakış yapmamız lazım. Bir defa terörün
dini yok, ırkı yok, milleti yok, vatanı yok. Öyleyse bunları belli olmayan
böyle bir fenomeni nasıl çözeceğiz. Terörün gerekçeleri yoksulluktur,
yokluktur, cehalettir. Bunu yok etmenin gayreti içinde olmalıyız. Varlıklı olan
ülkeler, silahlanma yarışı yerine yokluğu ve yoksulluğu ortadan kaldırmanın
gayreti içine girmelidir” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ben, teröre 40 bin kurban vermiş bir ülkenin başbakanıyım. Teröre kurban olanların
hepsi ülkenin yoksulluk ve yokluk bölgesinden geliyor. Terörist bir şeyi çok
iyi bilir; ölmeyi ve öldürmeyi. Ve buna odaklanır. Fakat ona yataklık yapan
sermaye vardır. Bazen kişiler, bazen kuruluşlar ve bazen de dünyanın güçlü
ülkeleridir. Bunu iyi tespit etmemiz lazım.”
İSLAMİ TERÖR İFADESİNE TEPKİ
Panelistlerden Bernard Lewis'in konuşmasında “İslami terör” ifadesini kullanmasına tepki
gösteren Erdoğan, “Bu ifade dünyada sadece Müslümanları değil, tüm ilahi
dinlerin inananlarını üzer. Hiçbir din teröre müsaade etmez. Dolayısıyla
terörün önüne İslam kelimesini yakıştırmak çok çirkindir. Dinci terörist
diyebilirsiniz ama İslami terörist diyemezsiniz” dedi.
Başbakan Erdoğan'ın ifadelerine tepki gösteren panel yöneticisi Matthews'in “Teröre
İslamcı demeyeceksek peki öyleyse terörü nasıl tanımlayacağız ki” diyerek,
İslamcı terör ifadesinin doğruluğunda ısrarcı bir tutumla müdahale etmesi
dinleyenlerden tepki aldı. Tartışma, panel sonrasında da bazı dinleyicilerle
Matthews arasında devam etti.
BARAK'TAN DESTEK
İsrail'in eski Başbakanı Barak da Türkiye ve Başbakan Erdoğan'dan övgüyle söz ederek,
Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecine güçlü bir destek verdi.
Türkiye'nin AB'ye en kısa zamanda girmesi gerektiğini söyleyen Barak, AB'nin bölgede önemli bir mihenk taşı olan Türkiye'nin bu iki dünya arasında doğal köprü olma rolünü
oynamasına şans verilmesini tavsiye etti. Barak, “Avrupa cennetinin devamının
Türkiyesiz olamayacağını” ifade etti.
“İslami terör” nitelendirmesi konusunda da Başbakan Erdoğan'a destek veren Barak,
“Terörle on parmağımla mücadele ettim. Terörle mücadelede ABD değil, Türkiye
gibi bölge ülkeleri önemli” dedi.
Ortadoğu'da bizi yıllarca Osmanlı yönetmişti” diyen Barak, Başbakan Erdoğan'ın cesaretli
tavırlarına destek verilmesi gerektiğini söyledi. “İslami bir partiden geldiği
halde Avrupa'nın elini sıkmasının çok önemli olduğunu” ifade eden Barak, “En
önemli konu Avrupa diktatörlüğü sona ermeli. Türkiye doğal köprü görevini
üstlenip, rolünü oynamalı” dedi.
Hürriyet Arşiv