Siyah Örtü, Sergiadis ve Ali Kemal / Cihan DURA Çok anlamlı bir söz vardır, der ki: Geçmişi unutan onu bir daha yaşar. Bu sözün doğruluğunun sağlam bir kanıtı herhalde Türkiye’nin bugünkü halidir. Onun içindir ki özellikle gençlerimizde tarih ilgisini uyandırmayı, karınca kadarınca, kendime görev bildim. Vurucu kavramlarla bu yolda bazı metinler hazırladım. Bunlar eğer başlıkları iyi öğrenilirse bir yurtsevere geçmişi unutturmayacaktır. Onlara “Millî Mücadelemizin hafıza anıtları” adını verdim. İşte bu anlayışla üç anıt dikeceğiz hafızamıza bu yazımda: Siyah örtü, Stergiadis, Ali Kemal… Umudum şu ki Siyah Örtü İstiklal Harbimizi belleğimizde daima canlı tutacak, Stergiadis ve Ali Kemal ise bize dış ve iç düşmanlarımızı unutturmayacak.
SİYAH ÖRTÜ 6 Eylül 1922… TBMM başkanlık kürsüsündeki siyah örtü kaldırılıyor. Nedir aslı bu siyah örtünün, Başkanlık kürsüsüne neden örtülmüş, sonra neden kaldırılmıştı? İşte bu çoğumuzun bilmediği anlamlı olayın kısa öyküsü: TBMM Kürsüsündeki Siyah Matem Örtüsü Bursa kurtuluş gününü kutluyor. Bugünden tam 91 yıl önce Bursa işgalden kurtuldu. 8 Temmuz 1920 tarihinde başlayan Yunan işgali 2 yıldan fazla sürdü ve Bursa 11 Eylül 1922’de işgalden kurtuldu. Bursa’nın da 8 Temmuz 1920 tarihinde Yunan askerlerince işgal edilmesi, yurdun her köşesinde olduğu gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de büyük üzüntüye sebep oldu. Bursa’dan gelen haberler kötüydü. Kurtuluş Savaşı devam ediyordu. Meclis’te yapılan müzakereler sonucu, Bursa’nın da düşmüş olmasının üzüntüsünü yansıtmak üzere, TBMM kürsüsüne siyah bir örtü konması kararlaştırıldı. Millet adına yönetimi ele alan Meclis ve Türk Ordusu, Anadolu’yu düşmandan temizleyecekti elbette. Ancak, Bursa gibi bir kentin geçici de olsa düşmanın elinde olmasının yarattığı elem büyüktü. Meclis bu üzüntüsünü Başkanlık kürsüsüne konan siyah bir örtü ile ifade etti. Böyle bir simgesel hareketin başka bir örneği yoktur. Ne zaman ki Bursa düşman işgalinden kurtulacaktı, matemi hatırlatan TBMM kürsüsündeki siyah örtü o zaman kaldırılacaktı. Öyle de oldu. Bursa 11 Eylül 1922’de geri alınınca Meclis kürsüsünden de siyah örtü 2 yıl 2 ay 2 gün sonra indirildi.”
STERGİADİS 7 Eylül 1922…Yunan Yüksek Komiseri Stergiadis İzmir’den kaçıyor. İşte unutmamamız gereken düşman isimlerinden biri daha: Stergiadis… Bu adam, daha bir ay önce, 30 Temmuz’da Ege’de İyonya Özerk Bölgesi Devleti’ni ilan etmişti. Şimdi de pılıyı pırtıyı toplayıp kaçıyordu. Böylelerinin defolup gitmesi için Mustafa Kemal olacak, Mustafa Kemal’ler olacak. Stergiadisler bugün de var, onun için bir simge olarak Stergiadis unutulmamalı, hafızalara kazınmalı ki bugünkü Stergiadis’ler kolay tanınsın, bunlara karşı nasıl mücadele edeceğiz, bilelim. Kimdir bu adam, ne yapmıştır? Aşağıda anlatıyorum. Öğrenmek tekrarla olur, unutmayalım. Öğretmekse iki kez öğrenmekmiş. Öyleyse bu bilgileri, verdiği dersleri iyi öğrenip başkasına da öğretelim, öğrenmek üçe çıksın, o da başkasına öğretirse beşe çıkar. Bilgi katlanarak yayılıp gider. Halk bilgi ile uyanır. Yunan Yüksek Komiseri Stergiadis 30 Temmuz 1922 günü Ege’de İyonya Özerk Bölgesi Devleti’ni ilan etti. Dört gün sonra da Londra’da Avam Kamarası’nda Lyod George Yunanistan’ı ve İyonya Devleti’ni destekleyen bir konuşma yaptı. Bu haber Yunan gazetelerinde çıktığında Yunanistan’da sevinç gösterileri yapıldı. 6 Ağustos 1922 günü “Le Temps” gazetesi de Llyod George’un demecini yayımladı: “İzmir ilinde artık Türk egemenliği kurulamaz.” Peki, Halife Sultan Vahdettin ne yapacaktı düşmanın bu son darbesi karşısında? 7 Ağustos günü İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold ile görüşecek, Ankara yönetiminin ve milli ordunun yok edilmesi için İstanbul Hükümeti’nin desteklenmesini isteyecekti!
VE ALİ KEMAL… 8 Eylül 1922 -Ali Kemal’in yazısı: “Yunan ordusu yenildi ama kurtulduk mu? Büyük Devletlere barış şartlarını dilediğimiz gibi kabul ettirebildik mi?” “Siyah örtü”yü öğrendik, “Stergiadis”i öğrendik, unutmayacağız. Bunlar bizim “hafıza anıtları”mız. Neden unutmayacağız? Çünkü Cumhuriyet tarihimizi bilmek zorundayız. Çünkü geçmişi bilmeyen, bugünü anlayamaz, anlatamaz; bugünü de, geleceği de yitirir. Çünkü dostu düşmanı tanıyamaz. Sıra üçüncü hafıza anıtımızda, o da “Ali Kemal”, bakalım neler yapmış Ali Kemal… Atatürk, Gençliğe Hitabı’nda bizi iki amansız düşmana karşı uyarır: Dış ve iç bedhahlar… Ali Kemal bunlardan iç bedhahlar grubuna girer. Kimdir Ali Kemal? Internet’ten ararsanız, yaşam öyküsünü kolayca bulursunuz. Yakın zamanda kaybettiğimiz, büyük milliyetçi yazar Necdet Sevinç, değerli bir kitabında Ali Kemal’den sıkça bahseder. Ben aşağıya, oradan -bize bu şahsın nasıl biri olduğuna dair ipuçları verecek- bazı kısa bilgileri almakla yetineceğim. Başlıyorum: - Millî Mücadele hakkında en alçakça yayını Ali Kemal yapmıştır. - Ülkenin kurtuluşunu yabancıların himayesi altına girmekte arayacak kadar tıynetsiz ve şahsiyetsizdir. - Bir yazısında “milliyetçilerin, yargılanmadan katledilmesini” istemiştir. (Ne acı bir tesadüftür ki kendisi de bu usule göre hayatını kaybetmiştir, halk tarafından linç edilmiştir. cd) - Bir İngiliz uşağı olarak kendisini hiçbir zaman Türk hissetmemiştir. - Refi Cevat’la birlikte Türk siyaset tarihinin en bıçkın, en cüretkâr ve en utanmaz iki İngiliz taraftarından biri olan Ali Kemal bir yazısında “İttihatçıların kılıç artıklarının eline geçersek hiç şüphesiz bizi asarlar” diyordu. Öyle de oldu, ittihatçılar tarafından değil ama vatanlarını ona buna peşkeş çekenleri asla affetmeyen halk tarafından linç edildi. - Bir ara başhafiye Ahmet Celalettin Paşa’nın eşi Mısır’lı Prenses İsmet Hanım’ın çiftlik kâhyalığını yaptı. - Sorbon’da (Fransa) okuduğu yıllarda kendisi gibi rejim aleyhtarı oldukları için yurdu terk eden arkadaşlarını İstanbul’a gammazlamıştır. - Birinci Damat Ferit Hükümeti’nde Maarif, İkinci Damat Ferit Hükümeti’nde Dahiliye Nazırı olarak ülkenin İngiltere’ye teslim edilmesinde haince roller üstlenmiştir. - Ali Kemal Millî Mücadele’nin ve milliyetçilerin en amansız düşmanlarından biridir. - Dahiliye Nazırı olduğu sırada Türkçülüğün seçkin simalarını üniversiteden uzaklaştırmıştır. - Ordunun yüksek morale ihtiyaç duyduğu Sakarya Savaşı’ndan beş gün önce bile, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına “Ankara’daki şımarık herifler, artık durunuz. Haddinizi biliniz. Şarlatanlık elverdi, hokkabazlık kâfi” diye yazabilmiştir ‘***’ Evet, geçmişini unutan, daha doğrusu bilmeyen, onu yeniden yaşarmış. Bugün bizim de başımıza gelen bu: - 30 Temmuz 1922’de vatanımızın batısında Stergiadis diye biri, İyonya Özerk Bölgesi’ni ilan ediyor. Bugün de Apo diye biri vatanımızın doğusunda özerk bölge ilan etmeye hazırlanıyor. - Ali Kemal… Aynı yıllar… Türklüğe, Türk Bağımsızlık Savaşı’na karşı çıkıyor. Yapmadık hakaretler bırakmıyor. Bugün de karşımızda!... Sanki çoğalıp gelmiş. Evet, Ali Kemal’lerden yine geçilmiyor ortalık. - Ve Siyah Örtü… O da burada… Milletimizin namus ve onur kürsüsünde… O kürsüden, yeniden kaldırılacağı günü bekliyor.
|
564 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |