30 Ağustos 1922, Türk Milleti’nin üstüne saldıran yedi düvele karşı ayağa kalktığı, ölümü esarete tercih ettiğini haykırdığı tarih. Mustafa Kemal’in başkomutanlığında İngilizinden Fransızına, Amerikalısından İtalyanına kadar emperlayizmin desteklediği Yunan Ordusu’na karşı başlattığı Büyük Taarruz’un tarihi.

***

Bu öyle bir tarihtir ki; tarih böyle bir tarihi ne öncesinde, ne sonrasında bir daha kaydetmediği tarihtir.

Bu öyle bir tarihtir ki; yoksul, yorgun, “cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş” bir milletin onursuz bir esaretten onurlu bir ölüm-kalım savaşına geçtiği tarihtir.

Bu öyle bir tarihtir ki; emperyalizmin işgel konseptini değiştirmek zorunda kaldığı, Türk milletini ancak “dost görünerek” yıkabileceğini anladığı tarihtir.

30 Ağustos 1922’de ayağa kalkan Türk Milleti dil, din, ırk, etnik köken farkını akıllarına bile getirmeden Mustafa Kemal’in etrafında kenetlendi, o günün düşmanlarını, bugünün sözde “dostlarını” geldikleri gibi gönderdi.

Tarih, 30 Ağustos 2012…

Bu öyle bir tarih ki; Mustafa Kemal’in ışığına ihtiyacımız olduğu bir tarih.

Bu öyle bir tarih ki; Mustafa Kemal’in şu satırlarını yaşama geçirmenin tarihidir;

“Bir gün, 1. Cihan Harbi’nden sonra Ortadoğu’da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır.

O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri bu halkların değil, emperyalistlerin yanında yer alırsa, aynı akibete kendileri uğrayacaktır.

Ve Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı, onların da hakkından gelecektir”

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk Milleti’nin 1922’nin düşmanları olan bugünün dostlarına karşı ilan edilmemiş ikinci bir İstiklal Savaşı verdiği, “küreselleşme" gerekçesiyle aziz vatanın bütün kalelerinin zaptedildiği, bütün tersanelerine girildiği, bütün ordularının dağıtılmak ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmek istendiği bugün, 30 Ağustos 1922 kutlu olsun.

Yorumlar