Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam207
Toplam Ziyaret162803
27 Ağustos

1915 - İngilizlerin, Anafartalar cephesinde Kayacıkağılı bölgesindeki siperlerimize topçu ateşiyle başlayan şiddetli taarruzu ve muharebeler esnasında Atatürk'ün 7. Tümen Komutanı Albay Ali Remzi (Alçıtepe) Bey'e emri: "Ben şu haberi bekliyorum: Siperlere giren düşman mahvedilmiş, düşman siperlerine askerimiz girmiştir. Bundan başka hiçbir haber bence önemli değildir!" (7. Tümen cephesine yönelen bugünkü taarruz sonucu, düşmanın bazı siperlerimize girmeye muvaffak oluşu, Tümen'in yedek kuvvetlerinin tam zamanında siperlere yetiştirilememesi ve düşmanın da işgal ettiği siperlere iyice yerleşmesi nedeniyle karşı taarruzdan tam bir sonuç alınamamıştır). [Kocatürk]

1918 - Atatürk'ün, Halep'ten Dr. Rasim Ferit (Talay) Bey'e mektubu: "Dün akşamüzeri Halep'e geldim ve geceyi burada geçirdim."

Atatürk'ün, öğleden evvel, Halep Valisi Atıf Bey'i ziyareti.

Atatürk, Nablus’a gelmeden önce Yıldırım Orduları Grubu Karargâhı’nın bulunduğu Nasıra’ya uğramıştır.

Atatürk'ün, akşam Halep'ten Nablus'a hareketi. (Atatürk, Nablus'a gelmeden önce Yıldırım Orduları Grubu Karargâhı'nın bulunduğu Nasıra'ya uğramıştır). [Kocatürk]

1919 - Atatürk'ün, teklif edilen Erzurum hemşeriliğini kabul ettiğini bildiren mektubu: "Tarihî olan Erzurum'un, bu erler yatağının hemşehrileri arasında bulunmak âcizleri için en büyük saadettir."

Atatürk'ün, Erzurum'da gece, arkadaşlarına söyledikleri: "...İstanbul, bir Amerikan mandasıdır tutturmuş gidiyor. Bu olmayacaktır. Türkiye bağımsızlık bütünlüğüne sahip olacaktır. Bunu istemekte devam edeceğiz. ...Manda yok! Ya bağımsızlık ya ölüm var! Amerikan mandası diye çırpınanlar, düşman işgali altında bulunan sinirleri ve zaafları ile bu millete ve bize inanmayanlardır. Bizim hayal ve macera peşinde koştuğumuzu sananlardır. Eğer, bunlar Anadolu'nun ve Türk milletinin gerçek hissiyatını bilseler, bizim çalışmamızın hedefini kavrayabilseler, Erzurum Kongresi'nin kararlarının nasıl bir millî vicdan ürünü olduğunu takdir edebilseler, bu yanlış fikirlerinden dolayı utanç duyarlar. Bunlar, ümitsizlik ve bozgunluk içinde, gerçeklerden uzak olarak yaşayan ve ne yapacaklarını, ne yapılmakta olduğunu bilmeyen insanlardır. Kongre, hissiyatını açıkça belirtmiştir. Heyet-i Temsiliye kararını vermiştir. Millî irade, bilinç ve yönünü bulmuştur. Davamız yürümektedir ve yürüyecektir. Muvaffak olmamak için hiçbir sebep yoktur. Hiçbir olumsuz kararı tanımayacağız. Millî egemenlik esasını ve Millî Meclis kararını ifadelendirmeyen hiçbir anlaşmayı, hiçbir sözleşmeyi kabul etmeyecek ve tanımayacağız."

Atatürk'ün, Erzurum'dan, İstanbul'da bulunan annesi Zübeyde Hanım'a mektubu: "Bu mektubumu getirecek olan kişi, size benim hakkımda istediğiniz kadar bilgi verecektir. Kendisi ile bana bazı elbiselerimi gönderiniz. Hemşiremin sağlığı nasıldır? Eve herhangi bir taraftan saldırıda bulunuldu mu? Hâlâ orada mısınız? Çocuklar ne yapıyor, büyüdüler mi? Ben birkaç güne kadar bir kongre için Sivas'a gideceğim. Her işittiğinize önem vermeyiniz. Pekâlâ bilirsiniz ki, ben yaptığımı bilirim. Netice görmeseydim, başlamazdım. Saygıyla ellerinizden, hemşiremin gözlerinden öperim." (Atatürk bu mektubu, bir adamı vasıtasıyla elden göndermiştir). [Kocatürk]  

Atatürk'ün, Sinop mutasarrıfı Mazhar Tevfik Bey'e teşekkür telgrafı: "Vatanî ve millî durumumuzda sizin gibi kıymetli arkadaşlara sahip olmakla iftihar ediyorum."

1920 - Atatürk'ün, bayramlaşmak ve Batı cephesini denetlemek üzere Fevzi (Çakmak) Paşa ve Albay İsmet (İnönü) Bey'le beraber Ankara'dan Eskişehir'e gelişi.

Atatürk'ün, Eskişehir'den bayram nedeniyle ordu mensuplarına genelgesi: "...Tedbirli ve kararlı çalışmanın teşekküre değer bir sonucu olmak üzere meydana getirilen bu ordunun, şimdiye kadar en olağanüstü fedakârlıklar ve zaferlerle dolu olan tarih ve geleneklerine lâyık fedakârcasına ve gayretle vuruşması çok gereklidir." [Kocatürk]

1921 - Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)

Sakarya'da çarpışmalar bütün şiddetiyle devam etti. Yunanlılar bazı mevkileri ele geçirdi. Türk süvari birlikleri Yunan başkomutanı Papulas'ın karargâhını bastı, Papulas zor kurtuldu.

1921 (26-27) - Atatürk'ün, bir kısım mevzilerin terke mecbur kalmışı üzerine Ankara'da bulunan Millî Müdafaa Vekili Refet Paşa'ya telgrafı: "Meydan muharebesinin Ankara'ya kadar uzanması ihtimal dahiline girmiştir. ...Meclis ve hükümetin ilk aşama olarak Keskin'e, ondan sonra zorunluluk halinde Kayseri'ye nakli lâzımdır. Nakil 29 Ağustos akşamına kadar sonlanmalıdır."

[Kocatürk]

Mustafa Kemal, karargâhtan yayınladığı emirde "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır" diyerek herkesi vatan için savaşmaya çağırdı.

1922 - Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos - 9 Eylül).
26 Ağustos - Gazi Mustafa Kemal'in Kocatepe'den Büyük Taarruz'u yönetmesi.
30 Ağustos - Gazi Mustafa Kemal'in Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Savaşı'nı kazanması.
1 Eylül - Gazi Mustafa Kemal'in "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, İleri !" emrini vermesi.
9 Eylül
- Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesi.
10 Eylül - Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'e gelişi.

Büyük Taarruz'dan sonra Yunan Ordusunun müstahkem mevzilerinin düşürülmesi ve düşmanın çekilmeye başlaması.

Sabaha karşı saldırıya geçen Türk birlikleri Yunan mevzilerini ele geçirmeye başladı. Telaşlanan Trikopis, Afyon'un boşaltılmasını emretti, Yunanlılar malzemelerini imha ederek Afyon'u terketti. Türk birlikleri Afyon'a girdi.

Atatürk'ün, cepheden Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na harekât hakkında telgrafı: "...Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının müstesna kıymet ve kabiliyeti sebebiyle yüksek Meclis'i tebrik ederim. Komutanlarımızın sevk ve idarede düşman komuta heyetine üstünlüğü belirgin bir surette görünmektedir." [Kocatürk]

1925 - Atatürk Kastamonu ve İnebolu'da giyim devrimini tanıtılışlının yıldönümü.

Mustafa Kemal, sivil giysisi ve Panama şapkasıyla İnebolu Türkocağı'nda ünlü söylevini verdi: "Açık söylemek isterim, bu serpuşun adına 'şapka' derler."

Atatürk'ün, sivil elbise ve elinde panama şapkası ile İnebolu Türkocağı'na gelişi ve ünlü şapka nutkunu söylemesi: "...Bunu açık söylemek isterim! Bu serpuşun ismine şapka denir! Redingot gibi, bonjur gibi, smokin gibi, frak gibi, işte şapkamız!"

1928 - Atatürk'ün, Söğütlü yatıyla İstanbul'dan Mudanya'ya, Mudanya'dan da otomobille Bursa'ya gelişi, il Genel Meclisi salonunda memurları yeni harflerden imtihan edişi, akşam tekrar Mudanya üzerinden İstanbul'a hareketi.

1928 (27 - 28) - Atatürk'ün, Mudanya'dan Ertuğrul yatıyla İstanbul'a dönüşü.

Atatürk'ün, Ertuğrul yatıyla Mudanya'dan İstanbul'a dönerken harf inkılâbı hakkında söyledikleri: "...Türk milleti yaptığını şuurla ve bunca bin yılların hayatında açtığı devasız yaraları acele tedavi etmek acısıyla, gerçek denilen cevheri bulmuş olduğuna inanarak uzun adımlarla kurtuluş aramaya karar vermiştir. Bunun önüne set çekmek isteyeceklerin sonu, Türkün kuvvetli ayakları altında ezilmektir."

www.ataturktoday.com

  
532 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın