Atatürk'ün sözleri(konulara göre/alfabetik) ADALET- ADLİYE-ADLİYE POLİTİKASI 1 Adalet gücü bağımsız olmayan bir ulusun devlet halinde varlığı kabul edilemez. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s.58) 2 En yeni kanunlarla donanmış olan adliyemizin basireti ve adaleti uygulamak için gösterdiği dikkat ulusun huzur ve düzenini korumağa yeterli ve gücü yeter. (1929, TBMM) 3 Adliyemizin emin olduğumuz yüksek gücü sayesindedir ki, Cumhuriyet, kaçınılmaz gelişimi izleyebilecek ve türlü şekil ve türdeki saldırısına karşı vatandaşın hukukunu ve ülkenin düzenini koruyabilecektir. (1930, TBMM) 4 Adliye politikamızda izlenecek gaye, önce halkı yormaksızın hızla, yerinde, güvenle adaleti dağıtmaktır. İkinci olarak toplumumuzun bütün dünya ile teması doğal ve zorunludur; bunun için adaletimizin düzeyini bütün uygar toplumların derecesinde bulundurmak zorundayız. Bu özellikleri sağlamak için mevcut yasa ve usullerimizi bu bakış açılarına göre yenilemekteyiz ve yenileyeceğiz. (1922, TBMM.) 5 Zamanın değişmesiyle kararların değişmesi yadsınamaz, kuralı adlî politikamızın temelidir. (1922)
AHLAK-ULUSAL AHLAK
1 Korkutma esasına dayanan davranış kuralları (etik), bir erdem olmadıktan başka güvene de uygun değildir. (1924, Muallimler Birliği Kongresi Üyelerine) 2 Hiçbir ulus yoktur ki etik esaslarına dayanmadan yükselebilsin. (24.12.1919, Kırşehir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 4) 3 Etik kutsaldır; çünkü aynı kıymette eşi yoktur ve başka hiç bir çeşit kıymetle ölçülemez. (Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Atatürk Araştırma Merkezi, s.218)
AİLE YAŞAMI
1 Uygarlığın esası, gelişme ve gücün temeli aile yaşamıdır. Bu yaşamda kötülük, kesinlikle sosyal, ekonomik, politik güçsüzlüğe neden olur. Aileyi oluşturan kadın ve erkek unsurların doğal haklarına sahip olmaları, aile görevlerini başaracak güçte olmaları gereklidir. (30. 08. 1924, Dumlupınar) 2 Efendiler, sosyal yaşamın kökeni, aile yaşamıdır. Aile, açıklamaya gerek yoktur ki, kadın ve erkekten oluşur. (28. 08. 1925, İnebolu) 3 Uygarlığın, ilerlemenin ve güçlülüğün temeli, aile yaşamıdır. (1924, Dumlupınar) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 187) ALLAH-TANRI
1 Tanrı birdir, büyüktür. 1922, T.B.M.M. 2 Biliriz ki, Tanrı dünya üzerinde yarattığı bu kadar iyilikleri, bu kadar güzellikleri insanlar yararlansın, varlık içinde yaşasınlar diye yaratmıştır. Ve en fazla derecede yararlanabilmek için de, bugün evrenden esirgediği algılamayı, aklı insanlara vermiştir. (17. 02. 1923, İzmir İktisat Kongresini Açış Söylevi)
ANAYASA
3 Anayasa, ulusun bütün arzularını ve meclisin içeriğini ve gerçek şeklini gösterir bir yasadır. (21. 02. 1921, T.B.M.M.) 4 Anayasa da, Osmanlı İmparatorluğunun, Osmanlı Devletinin öldüğünü algı ve deyiş ve onun yerine yeni Türkiye Devleti’nin geçtiğini duyuran ve bu devletin yaşamının da kayıtsız koşulsuz egemenliğin ulusun elinde kalmasıyla mümkün olduğunu anlatan bir yasadır. (17. 02. 1923, İzmir İktisat Kongresi Açış Söylevi.) 5 Anayasanın asıl ruhu ise kitaplara geçmesinden evvel ulusun dimağında ve vicdanında toplanmış olmasıyla ve ancak bunun anlatımı olmak üzere kurduğu meclise verdiği gerçek görev ile yıllardan beri kararlarını eylemsel uyguluyor olmasıyla ve en sonunda yasa şeklinde dünyanın gözleri önüne konmasıyla gerçekleşmiştir. (16. 01. 1923, İstanbul Gazetesi Temsilcilerine.)
ANNE-ANA-ATA
6 Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin çocukların yardımıyla meydana gelir. 1923. 7 Kadının en büyük vazifesi analıktır. İlk terbiye verilen yer ana kucağı olduğu düşünülürse bu görevin önemi gerektiği gibi anlaşılır. 31. 01. 1923, İzmir’de Halk ile Konuşma 8 Anaların, bugünkü çocuklarına vereceği eğitim, eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için, gerekli özellikleri taşıyan çocuk yetiştirmek, çocuklarını bugünkü yaşam için aktif bir organ haline koymak, pek çok yüksek özellikler taşımalarına bağlıdır. Eğer kadınlarımız gerçekten ulusun anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden daha çok aydın, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar. 9 Kadının en büyük görevi analıktır. İlk eğitim verilen yerin ana kucağı olduğu düşünülürse bu görevin önemi daha iyi anlaşılır. (1923, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 89) 10 Büyük atalarımız ve onların anaları tarihin yaşanmışlığıyla sabittir ki cidden büyük erdemler göstermişlerdir. Burada birçok noktadan sayabileceğimiz o faziletlerin en büyüğü ve en önemlisi kıymetli evlatlar yetiştirmeleriydi. (AKDTYK.Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, 1997, Cilt II, s.155-156) 11 Asıl uğraşmaya zorunlu olduğumuz şey, analarımızın ve atalarımızın oldukları gibi yüksek kültürde ve yüksek onurda dünya birinciliğini tutmaktır. (AKDTYK, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, 1997, Cilt III, s.133) ASKER–ASKERLİK-TÜRK ORDUSU
12 Ben askerliğin her şeyden çok sanatçılığını severim. (1912) 13 Kahraman Türk askeri Anadolu savaşlarının manasını anlamış, yeni bir ülkü ile savaşmıştır. (1921) 14 Hiçbir zaman saldırgan olmayı düşünmemiş olan ve fakat daima haksız saldırıya uğrayacağını hesap eden bir ulusun ordusu olarak, ordumuz uzun bir seferden sonra hemen diğer bir sefere başlayacakmış gibi maddi ve manevi yönden hazır bulunmalıdır. (1924, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C. I, s. 351) 15 Ülkemiz şu iki şeyin ülkesidir: Biri çiftçi diğeri asker. Biz çok iyi çiftçi ve asker yetiştiren bir ulusuz. İyi çiftçi yetiştirdik, çünkü topraklarımız çoktur. İyi asker yetiştirdik, çünkü o toprakları isteyen düşmanlar çoktur...bundan sonra da daha iyi çiftçi ve asker olacağız. Ancak bundan sonra asker oluşumuz artık eskisi gibi başkalarının hırsı, şanı, şöhreti ve keyfi için değil; yalnız ve yalnız bu aziz topraklarımızı korumak içindir. (1923,Tarsus)Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C.II, s. 135 16 Türkiye Cumhuriyeti sadece iki şeye güvenir: Biri ulus kararı, diğeri en elim ve güç koşullar içinde dünyanın övgüsüne hakkıyla yaraşma niteliğini kazanan ordumuzun kahramanlığı. bu iki şeye güvenir. 17 Ülkenin genel yaşamında, orduyu politikanın dışında tutmak ilkesi, Cumhuriyetin sürekli dikkat ettiği önemli bir noktadır. Şimdiye kadar takip edilen bu yolda; Cumhuriyet orduları vatanın güvenilir ve sağlam koruyucusu olarak saygınlığını korumuştur. (1924, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 348) 18 Ordumuz yaşam ve onur savaşımında ulusun amaçlarının tek dayanak noktasıdır. (1920, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 16) 19 Cumhuriyet Orduları; Cumhuriyeti ve kutsal topraklarını güvenle koruma ve savunma gücündedir ve hazırdır. (1925, İzmir)-Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C. II, s. 240) 20 Askeri eylemler, siyasi eylemlerin ümitsiz olduğu noktada başlar. Ümidin güvenli bir surette geri dönüşü, orduların hareketinden daha hızlı hedeflere ulaşmayı temin edebilir. (1922, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. III, s. 61- 62 21 Ben size saldırı emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman süresinde yerimize başka kuvvetler gelir başka komutanlar egemen olabilir. (1915, Anafartalar) (Atatürk, Anafartalar Muharebatına Ait Tarihçe, Derleyen:Uluğ İĞDEMİR, s., XV-XVII) 22 Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve yeteneğinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir. 23 Ordumuz; Türk topraklarının ve Türkiye ülküsünü gerçekleştirmek için sarf etmekte olduğumuz sistemli çalışmaların yenilmesi olanaksız güvencesidir. 24 Büyük ulusal disiplin okulu olan Ordunun; ekonomik, kültürel, sosyal savaşlarımızda bize aynı zamanda en gerekli elemanları da yetiştiren büyük bir okul haline getirilmesine ayrıca özen ve dikkat edileceğine, şüphem yoktur. (1937, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 420) 25 ...benim için ordumuzun değerini ifade de tek karşılaştırma şudur: Türk ordusunun bir birliği, dengini mutlaka yener, iki katını durdurur. Şimdilik bundan fazlasını istemiyorum. Çünkü fazlasını ulusumuzun yaratılıştan sahip olduğu cengaverlik zaten sağlamaktadır. Fakat bu değeri mutlaka korumak lazımdır. Bunu, askeri bir esas, bir kural olarak göz önünde tutmalıdır... Bu değer korundukça, örgütümüzü, eğitim ve öğretimimizi bu hedef ve amaca yönelttikçe, Türkiye’nin her türlü saldırıdan, taarruzdan korunmuş olacağına ve korunacağına kimsenin şüphesi kalmaz.
AŞAR VERGİSİ
26 Ülkenin başında ortaçağın en insafsız belâsı olarak hâlâ musallat duran aşarın kaldırılmasını yüce meclise önerebilecek bir ekonomik düzeye Cumhuriyet idaresinin bir senede ulaşmış olması, cidden memnuniyet vericidir. 01. 11. 1924, T.B.M.M. Açılışı. 27 Köylümüz ve tarımımız üzerindeki aşar kâbusunun ortadan kaldırılması ile meydana gelen rahatlık, ulusun daha çok üretmek, daha rahat olmak için çalışmak arzularını teşekkür edilecek bir derecede arttırmıştır. 01. 11. 1925, T.B.M.M. Açılışı.
AŞILAMA
28 Yayılan ve bulaşıcı hastalıklara karşı insanları koruma konusunda hizmetleri görülen aşıları hazırlamakla meşgul Hıfzısıhha (sağlıkla ilgili) kurumlarımız tam bir başarıyla çalışmasına devam ve savaşıma yararlı görevler gerçekleştirmektedir. 1921 yılı içerisinde üç milyon kişilik çiçek aşısı yapabilen Sivas müessesesi geçen sene içinde beş milyon kişilik çiçek aşısı, beş yüz otuz yedi kilogram kolera, dört yüz yedi kilogram tifo aşıları üretmiş ve bunlar halka yeter derecede uygulanmıştır. 01.03.1923, T.B.M.M Açılışı.
AYDINLARIMIZ
29 Aydın sınıfı ile halkın anlayış ve hedefi arasında doğal bir uygunluk olması lazımdır. Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği düşünceler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır. (20.03.1923, Konya Gençleriyle Konuşma) 30 Aydınlarımız, “ulusumu en mutlu yapayım” der. “Başka uluslar nasıl olmuşsa onu da aynen öyle yapalım” der. Ama düşünmeliyiz ki, böyle bir teori hiç bir devirde başarılı olmuş değildir. Bir ulus için mutluluk olan bir şey, diğer bir ulus için yıkım olabilir. Aynı neden ve koşullar birini mutlu ettiği halde, diğerlerini mutsuz edebilir. Onun için ulusa gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü biliminden, buluşlarından, gelişmelerinden yararlanalım, ama unutmayalım ki, asıl temeli, kendi içimizden çıkarmak zorundayız. 20.03.1923, Konya Gençleriyle Konuşma. 31 Aydınlarımız içinde çok iyi düşünenler vardır. Fakat genellikle şu yanlışımız vardır ki, araştırma ve çalışmamıza zemin olarak çok zaman kendi ülkemizi, kendi tarihimizi, kendi geleneklerimizi, kendi özelliklerimizi ve gereksinimlerimizi almalıyız. Aydınlarımız belki bütün dünyayı, bütün diğer ulusları tanır, ama kendimizi bilmeyiz. ( 20.03.1923, Konya Gençleriyle Konuşma)
BAĞIMSIZLIK, TAM BAĞIMSIZLIK, EKONOMİK BAĞIMSIZLIK-ULUSAL BAĞIMSIZLIK
32 Tam bağımsızlık, ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür. (1922) 33 Biz bağımsızlık istiyoruz dediğimiz zaman, tam bağımsızlık istediğimizi herkesin anlaması gerekir. (1923) 34 Bu günkü çabamızın amacı, tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın tamamı ise ancak ekonomik bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsız olmayınca, o devletin bütün yaşamsal kuruluşlarında bağımsızlık felç olmuştur. Çünkü devletin her organı, ancak parasal (mali) kuvvet ile yaşar. Mart 1922 TBMM. 35 Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. 36 Ben yapabilmek için mutlaka özgür bir ulusun çocuğu kalmalıyım. O halde, ya özgürlük ya ölüm! 37 Ne kadar zengin ve gelişmiş olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmak katından yüksek bir işleme uygun sayılamaz. 38 Türkiye halkı asırlardan beri hür ve bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı hayatın şartı kabul etmiş bir ulusun kahraman çocuklarıdır. Bu ulus bağımlı yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır. ( 1922, İzmit) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 38) 18.02.1922 Claude Farrere ile Çay Ziyafetinde. 39 Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlık ile mümkündür. (1922, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 243) 40 Bu millet, ekonomik bağımsızlığını elde ederse o kadar kuvvetli temel üzerinde yerleşmiş ve ilerlemeye başlamış olacaktır ve artık bunu yerinden kımıldatmak mümkün olmayacaktır. İşte düşmanlarımızın, hakiki düşmanlarımızın bir türlü rıza göstermedikleri budur. (1923, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 114) 41 Ulusumun bağımsızlığı yolunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun(1923) (Mustafa Kemal’den Atatürk’e, Kültür Bakanlığı Yayını Cilt I, s. 158) 42 Temel ilke, Türk ulusunun haysiyetli ve onurlu bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık dünyası karşısında uşak olmak katından yüksek bir işleme yaraşmaz... BAKIR MADENİ
43 Artvin civarında bakır madenlerinden birinin işletmeye başlamasından memnun olduk. Ergani bakır madeninin işletmeye başlatmasını, ülke için önemli bir yarar olarak görüyoruz. 1936, TBMM
BALKAN ANTLAŞMASI
44 Balkan Antlaşması, Balkan devletlerinin, birbirlerinin varlıklarına özel saygı beslenilmesini göz önünde tutan mutlu bir belgedir. 01.11.1934, T.B.M.M. 45 Önemli bir olay da Balkan Paktı’dır. Dört devlet; kendi güvenleri için ve Balkanların, karışma ve karıştırma konusu olmaktan çıkması için içten bir düşünceyle birbirlerine bağlanmışlardır. Balkanlı bağlaşıklarımızla gittikçe artan bir beraberlik ve dayanışma politikası güdüyoruz. 09.05.1935, C.H.P. Kurultayını Açarken
BARIŞ
46 Türk Barış koşulları, “Ulusal Yemin”in ilân edildiği gün olan 28 Ocak 1920 tarihinden beri bütün Dünyaca bilinmektedir. Bu şartlar şu suretle özetlenebilir: Türkiye’nin ulusal sınırları içinde politik ve ekonomik tam bağımsızlığının onayı Fransa ile imzalanan 20 Aralık anlaşması, Türkiye’nin, bağımsızlığına saygı duyuldukça barışsever ve uyuşmacı olduğunu belgeler. (11.01.1922, Entransigeant Muhabirine Demeç) 47 Ülkemizin haksızca uğradığı yıkımları imar ve senelerden beri çeşit çeşit engeller altında baskı uygulanan ekonomi yaşamımızın yasal gelişimini sağlayan ve bilim ve düşünce içinde çalışkan bir yaşama kavuşturmak barış şartlarımızdır. (24.10.1922, United Press Muhabiri ile Demeç) 48 Büyük Millet Meclisi samimi olarak barış istiyor. Gerçekten barış istediğimizi herkes anlayabilir. Çünkü memleketimizi imar edebilmek için barışa muhtacız. 22.12.1922, Morning Post Muhabirine Demeç. 49 Barışı kanla değil, mürekkeple imza etmek istiyorduk. (23.01.1923, Morning Post Yazarı Grace Ellison’a Demeç) 50 Önce, barışsever olduğumuz için barışı arzu ediyoruz. İkinci olarak, devamlı savaşlar dolayısıyla ülke barışa, düzene ve imara çok gereksinim duyar. Fakat barış olmayacak olursa yine mücadeleye devam edecek ve mutlaka ülke için gerekli olan sonucu elde edeceğiz. (16.01.1923, Arifiye’de Konuşma.) 51 Gerçekte barış bizim için ne kadar faydalı ise, muhataplarımız için de o kadar faydalı ve lazımdır. Çünkü bundan sonra ülkemizin imar ve gelişmesi için çalışmak istiyoruz. Onların da bu gereği idrak etmemelerine olanak yoktur…(22.01.1923, Bursa Şark Sinemasında Halka Konuşma.) 52 Yurtta barış, dünyada barış için çalışıyoruz. (1931, Ankara) (Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, AKDTYK. Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1991, s. 608) BASIN-TÜRK BASINI-TÜRKİYE BASINI
53 Basın, ulusun ortak sesidir. Bir ulusu aydınlatma ve uyarmada, bir ulusu muhtaç olduğu düşünsel gıdayı vermekte, özet olarak bir ulusun mutluluk hedefi olan ortak yönde yürümesini sağlamada başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir rehberdir. (1922) 54 Türkiye basını milletin gerçek ses ve iradesinin doğduğu yer olan cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale oluşturacaktır. Bir düşünce kalesi, düşünce yolu kalesi. Basın görevlilerinden bunu istemek, cumhuriyetin hakkıdır. (05.02.1924, İzmir’de Gazetecilerle) 55 Cumhuriyet devrinin kendi anlayış ve ahlâkını taşıyan basınını yine ancak Cumhuriyetin kendisi yetiştirir. Bir taraftan geçmiş devir gazetelerinin ve adamlarının düzeltilmesi mümkün olmayanları ulusun gözünde belirlenirken, öte taraftan Cumhuriyet basınının temiz ve feyizli sahası genişleyip yükselmektedir. Büyük ve soylu ulusumuzun yeni çalışma ve uygarlık yaşamını kolaylaştırıp özendirecek işte ancak bu anlayıştaki basın olacaktır. 1.Kasım.1925.TBMM 56 Türkiye basını, Cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale vücuda getirecektir. Bir düşünce kalesi, zihniyet kalesi. Basın mensuplarından bunu istemek, Cumhuriyetin hakkıdır... (1924, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 171) 57 Basın milletin ortak sesidir. (1922, TBMM.) (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s. 246) BAŞARI
58 Milletimiz, tek bir vücut gibi gösterdiği birlik ve gayret sayesinde başarıya ulaşmıştır. (Büyük Zafer Hakkında, 4 Ekim 1922) 59 Bilelim ki, kazandığımız başarı ulusun kuvvetlerini birleştirmesinden ileri gelmiştir. Aynı başarıları ileride de kazanmak istiyorsak, aynı temele dayanalım ve aynı yolda yürüyelim. (1923) 60 Zafer «Zafer benimdir» diyebilenindir; başarı «başarılı olacağım» diye başlayanın ve «başarılı oldum» diyebilenindir. (Konya, 1925) 61 Başarı, tüm ulusun azim ve inancıyla çabasını birleştirmesi sonucu kazanılabilir. (1921, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C.II, Ankara,1997, s.80-81) 62 Dünya bir sınav alanıdır. Sınavda başarılı olmadan iyiliksever davranışlar beklemek boşunadır. (ÂFET İNAN, A., Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, İş Bankası Yayınları, s.3) BAŞKAN
63 Başkan olan kimsenin ulusun ülküsüne göre yürümesi ve ulusun ruhiyatına vakıf olduktan sonra, o ulusun isteğine göre yürümesi gerekir. 30. 11. 1929, Vossiche Zeitung Muhabirine Demeç.
BAŞKENT
64 Yeni Türkiye’nin başkenti sorununa gelince bunun yanıtı kendiliğinden belli olur: Ankara Türkiye Cumhuriyetinin başkentidir. 27.09.1923, Neue Freie Preese Muhabirine Demeç.
BATILILAŞMAK
65 Türklerin asırlardan beri izlediği hareket, devamlı bir yönü korudu. Biz daima doğudan batıya doğru yürüdük. Eğer bu son yıllarda yolumuzu değiştirdikse, kabul etmelisiniz ki, bu bizim yanlışımız değildir. Bizi siz zorladınız. Bu değişiklik gelip geçici ve istemeksizin oldu. Takdir etmelisiniz ki, doğuda yerleşim seçimine zorlandığımız için, ırkımızın beşiği ile ilgili olması nedeniyle, olabildiğince yakın batıda bir yerleşim seçtik. Ama bedenimiz doğuda ise, düşüncelerimiz batıya doğru yönelik kalmıştır. (29.10.1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç.) 66 Ülkemizi çağdaşlaştırmak istiyoruz. Bütün çalışmamız Türkiye’de çağdaş, dolayısıyla batılı bir iktidar oluşturmaktır. Uygarlığa girmeyi arzulayıp da, batıya yönelmemiş ulus hangisidir? (29.10.1923, Fransız Muhabiri Pernot’ya Demeç.)
BAYINDIR
67 Her Türk çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması mutlaka gereklidir. Vatanın sağlam temeli ve bayındır hale getirilmesi bu esastadır. TBMM, 01. 11. 1936
BAYRAK
68 Bayrak bir ulusun bağımsızlık sembolüdür. Düşmanın da olsa, saygı duymak gerekir. (1922) BEDEN EĞİTİMİ
69 Esas olan, bütün her yaştaki Türkler için beden eğitimi sağlamaktır Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur sözünü atalarımız boşuna söylememişlerdir. (1937) 70 Pozitif bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, düşünce eğitiminde olduğu kadar beden eğitiminde de yeteneği artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir kuşak yetiştirmek ana politikamızın açık dileğidir. BİLİM VE FEN 71 Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus kişisinin kafasına koyacağız. Bilim ve fen için kayıt ve şart yoktur. 27.10.1922, Bursa Öğretmenlerine. 72 Ülkemizin en ileri, en hoş, en güzel yerlerini üç buçuk sene kirli ayaklarıyla çiğneyen düşmanı yenen başarının gizemi nerededir bilir misiniz? Orduların yönetiminde bilim ve fen esaslarını yol gösterici almaktır. Ulusumuzu yetiştirmek için asıl olan okullarımızın, üniversitelerimizin kuruluşunda aynı yolu izleyeceğiz. Evet ulusumuzun, siyasi, sosyal yaşamında, ulusumuzun düşünce. eğitiminde de yol göstericimiz bilim ve fen olacaktır. 1922, Bursa Öğretmenlere. 73 Süngülerle, silahlarla ve kanla kazandığımız askeri başarılardan sonra, kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da başarılar kazanmaya devam edeceğiz. Bundan sonra pek önemli başarılara kavuşacağız. Ama bu süngü başarısı değil, ekonomi, bilim ve kültür başarıları olacaktır. 25/26.01.1923, Alaşehir. 74 Dünyada her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için, en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. Bilim ve fennin dışında yol gösterici aramak aymazlıktır, cahilliktir, kılavuzluktur. 22.09.1924, Samsun Öğretmenlere. 75 Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve uygarlık yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale, pozitif bilimdir. 29.10.1933, Onuncu Yıl Nutku. 76 Dünya’da her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlmin ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız; ilmin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının sonuçlarını idrak etmek ve gelişmesini zamanında takip etmek şarttır. Binlerce yıl önceki kuralları, bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilmin ve fennin içinde olmak değildir. En önemli, en esaslı nokta eğitim meselesidir. 77 Düşünceler anlamsız, mantıksız, boş sözlerle dolu olursa, o düşünceler hastalıklıdır. Aynı şekilde sosyal hayat akıl ve mantıktan uzak, faydasız, zararlı ve birtakım inançlar ve geleneklerle dolu olursa felce uğrar. Memleketi, ulusu kurtarmak isteyenler için, çalışkanlık, iyi niyet, özveri gerekli olan niteliklerdir. Fakat bir toplumdaki hastalığı görmek, onu tedavi etmek, toplumsal yaşamı çağın gereklerine göre geliştirmek için bu nitelikler yeterli gelmez; bu niteliklerin yanında bilim ve fen lazımdır. 78 Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile olan bağlarımızı kopartamayız. Aksine yükselmiş, ilerlemiş, çağdaş bir millet olarak medeniyet düzeyinin de üzerinde yaşayacağız. Bu hayat ancak bilim ve fen ile olur. Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus ferdinin kafasına koyacağız. Bilim ve fen için kayıt ve koşul yoktur. BOĞAZLAR SORUNU
79 Tarihte birçok defa tartışma ve tutku nedeni olmuş olan Boğazlar, artık tümüyle Türk egemenliği yönetiminde, yalnız ticaret ve dostluk ilişkilerinin gerçekleşme yolu durumuna girmiştir. Bundan böyle savaşan her hangi bir devletin savaş gemilerinin, Boğazlardan geçmesi yasaktır. 01.11.1936,T.B.M.M. Açılışı.
BOLŞEVIK
80 Biz onlarla bir dostluk anlaşması imzaladık Propaganda ve kışkırtmalar yapamayacaklar, çünkü Sovyet örgütüyle bizim örgütümüz arasında esaslı farklılıklar vardır. (Ağustos 1921, AP’ e Demeç) 81 Türkiye’de Bolşeviklik olmayacaktır. Çünkü Türk iktidarının ilk gayesi, halka özgürlük ve mutluluk vermek, askerlerimize olduğu kadar, sivil halkımıza da iyi bakmaktır. (21.06.1935, Gladys Baker’e Verilen Demeç)
BULAŞICI HASTALILIKLAR
82 Sağlık konusundaki çalışmalarımızın mühim bir kısmı bulaşıcı hastalıkların önlenmesine ve yayılmasının durdurulmasına sarf edildi. Bu türlü hastalıklardan yalnız çiçek ve lekeli humma bazı bölgelerde sınırlı bir şekilde yayılma eğilimi göstermiş ise de vaktiyle alınmış olan ve devam edilen önleyici ve koruyucu tedbirlerle önlerine geçilmiştir. 01. 03. 1923, TBMM.
BURSA
83 Efendiler: Bursa tarım ilidir, ticaret ilidir, sanat ilidir, sağlık ilidir. Bursa, sahip olduğu doğal güzellikleriyle bolluk ve mutluluk ilidir. 11. 09. 1924 Bursa CAMİ
84 Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler uyma ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılmak lazım geldiğini düşünmek yani meşveret için yapılmıştır. 07. 02. 1923, Balıkesir
CAHİLLİK-CEHALET
85 Ulusu kendi benliğine sahip yapmayan, ulusu asırlarca kendi hakkında gafil bulunduran hep bu cehalettir. Hükümdarların, şunun, bunun, ulusu köle gibi kullanmaları, bütün vatanı kendi özel mülkleri gibi düşünmeleri, hep ulusun bu bilgisizliğinden istifade edilmek sayesinde idi. Gerçek kurtuluşu istiyorsak, her şeyden evvel, bütün kuvvetimiz, bütün süratimizle bu cehaleti ortadan kaldırmaya zorunluyuz. (21. 03. 1923, Konya, Lise Öğretmen ve Öğrencileri ile Konuşma) 86 Biz kültürsüz dediğimiz zaman, mutlaka okulda okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğim bilim, gerçeği bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük kültürsüzler çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de gerçeği gören gerçek bilginler çıkar. 18. 03. 1923, Tarsus’ta Çiftçilerle.
CEZAEVLERİ
87 Cezaevleri sorunu çok önemlidir. Durumlarının iyileştirilmesi için kişisel özgürlüğü kaldırılan vatan çocukları ceza sürelerinin sonunda, topluma faydalı olacak bir üye olarak yetiştirme vasıtalarını temin için İçişleri Bakanlığı uzun uzadıya araştırma ve istatistikler yaptı. Mevcut hapishanelerden uygun olanların bilimsel usullere uygun bir surette onarımına ve yeniden ceza evleri yapımına girişmek için bir inşaat programı düzenlendi. 01. 03. 1923, TBMM. 88 Cezaevlerinin eğitim, iyileştirme ve iş esaslarına göre düzeltilmesi yolundaki hayırlı faaliyetlerin genişletilmesi cemiyete; doğru yoldan saparak hürriyetini kaybetmiş olan binlerce vatandaşı yararlı birer uzuv olarak kazandırmaktadır. 01. 11. 1938, T.B.M.M. Açılışı. Atatürk adına Başbakan Celâl Bayar Tarafından Okunan Söylev.
CUMHURİYET
89 Yeni Türkiye Anayasasının ilk maddelerini size tekrar edeceğim: Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. 90 Yürütme kudreti, yasama yetkisi ulusun tek ve gerçek temsilcisi olan mecliste toplanmıştır. Bu iki kelimeyi bir kelimede anlatmak mümkündür: Cumhuriyet. ( 27.09.1923, Neue Freie Preese Muhabirine Verdiği Demeç) 91 Cumhuriyet, fikir hürriyeti taraftarıdır. Samimi ve yasal olmak şartı ile her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir. Yalnız muhaliflerimizin insaflı olması lazımdır. (04. 12. 1923, Tercüman-ı Hakikat Başyazarına Demeç) 92 Bütün dünya bilsin ki, benim için yandaşlık vardır; Cumhuriyet yandaşlığı, düşünsel ve toplumsal devrim yandaşlığı. Bu noktada yeni Türkiye topluluğunda, bir bireyi bunun dışında düşünmek istemiyorum. (1924) 93 Cumhuriyet, ahlâki erdeme dayalı bir idaredir. Cumhuriyet erdemdir. Sultanlık korku ve tehdide dayalı bir idaredir. Cumhuriyet erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık korkuya, tehdide dayalı olduğu için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir. Aralarındaki fark bundan ibarettir. 14. 10. 1925, İzmir Kız Öğretmen Okulunda Bir Konuşma. 94 Temeli büyük Tük milletinin ve onun kahraman evlatlardan meydana gelen büyük ordumuzun vicdanında akıl ve şuurunda kurulmuş olan cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem prensiplerimizin bir vücudun izalesi ile helaldar olabileceği zehabında bulunanlar, çok zayıf dimağlı mutsuzlardır. (19.06.1926, Anadolu Ajansına Demeç) 95 Demokrasi ilkesinin en çağdaş ve en akılcı uygulamasını sağlayan yönetim şekli Cumhuriyettir. (1930) 96 Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk Milletini emin ve sağlam istikbâl yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdeleyicisi olmuştur. (01. 11. 1936,TBMM Açılışı) 97 Türk milletinin yapısına ve ilkelerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, 1997, Cilt III, s.106) 98 Cumhuriyet yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir. (1925, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 242) 99 Ey yükselen yeni nesil ! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz. (1924, Dumlupınar) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 179-188) 100Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk milletini emin ve metin bir bağımsızlık yoluna doğru koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur. 101Cumhuriyet’in temelinin laik bir dünya görüşüne dayalı olduğu hiçbir zaman unutulmamalı ve bu gerçek gözden kaçmamalıdır. Zira Türk halkı teokratik yönetimden çok acı çekmiştir. Geri kalışının nedenleri arasında bunun önemli bir yeri vardır. (1930, Kırklareli) (Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, AKDTYK. Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s. 437) CUMHURİYET HALK PARTİSİ
102Halk Partisi, halkımıza politik eğitim vermek için bir okul olacaktır. 07. 02. 1923, Balıkesir 103Halk Partisi, ülke ve ulus her türlü dayanaktan yoksun bırakılarak yıkıma atıldığı uğursuz kargaşada bütün ulusu kadrosu içine alarak kuvvet ve kudret yapan, dış düşmanlarını kovan, iç düşmanlarını yok eden, halka özgürlük ve egemenlik sağlayan kutsal bir dernektir. 104Halk Partisi, hiçbir safsataya iltifat etmeyerek Türk Cumhuriyetini kuran devrimci bir ruhun bütün memleketlerde ortaya çıkması ve gerçekleşmesidir. Halk Fırkası Türkiye’yi medeni âleme sokan ve orada yükseltmeyi taahhüt eden azimkâr bir partidir.16. 09. 1924, Trabzon’da Halk Partililerle 105Bugün ülke yönetimi sorumluluğunu taşıyan kurul, bence ülkü ve amaç itibariyle, bütün ulusu kapsayan ve unvanı Halk Partisi olan Cumhuriyet Partisidir. Bu Partinin esas ilkesi, ülke ve ulusun gerçek kurtuluş ve mutluluğunu sağlamaya çalışmaktır ve amaca ulaştıran yol bence budur ve kararlaştırılmıştır. O da Cumhuriyeti destek ve sağlamlaştırma ile beraber düşünce ve sosyal devrimde ve uygarlık ve aydınlanma yolunda ulusun gayretli ve başarılı yürümesini sağlamaya yöneliktir. 20. 09. 1924, Samsun. 106Başkanlığını taşımakla gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisi, diğer ülkelerde olduğu gibi basit sokak politikası yapan bir Parti değildir. Saygıyla tekrar edeceğim ki Halk Partisi, Müdafa-yi Hukuk Cemiyeti gibi bütün milleti aydınlatma ve bütün ulusa kılavuzluk göreviyle sorumludur. Partimize basit politikacılık yükleyenler nankör insanlardır. 10. 10. 1925, Akhisar. 107Parti, ulusa eğiticilik yapacak, bilim, iktisat, siyaset ve güzel sanatlar gibi bütün kültür sahalarında vatandaşları yetiştirmek için önderlik edecektir.1931, Aydın Türk Ocağı. ÇALIŞMAK 108İlk işimiz ulusu çalışkan yapmaktır. (Ocak 1923, Gazetecilere Yaptığı Konuşma.) 109Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır: çalışkan olmak. Sosyal hastalıklarımızı araştırırsak asıl olarak bundan başka, bundan mühim bir hastalık keşfedemeyiz. O halde ilk işimiz bu hastalığı esaslı surette tedavi etmektir. Milleti çalışkan yapmaktır. Servet ve onun doğal sonucu olan refah ve saadet yalnız ve ancak çalışkan insanların hakkıdır. 16. 01. 1923 , İstanbul Gazetecilerine. 110Çalışmak vakti gelmiş, artık çalışmak gerek. Özellikle gençler çalışmalıdır. (11. 04. 1923, Vatan Muhabirine Verilen Demeç.) 111Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azamî derecede istifade etmek zorunludur. (1923) 112Gece gündüz zaten çalışıyorsunuz; çalışınız, gerçeği bütün Dünyaya tanıtalım. (Daday,1925) 113Kendiniz için değil ulus için elbirliğiyle çalışınız. Çalışmaların en yükseği budur.(1935) 114Ulusumuz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Ulusunun bu yoldaki hızını, her vasıtayla artırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu görevimizdir. 115Yaşamak demek, çalışmak demektir. Bir toplumun bir bölümü çalışırken diğer bölümü oturursa, o toplum felce uğrar. (1923, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 89) 116Denilebilir ki hiçbir şeye muhtaç değiliz, yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak. (1923, İzmit) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 63) 117Geçen zamana oranla, daha çok çalışacağız. Daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. (1933, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 318) 118...Türkiye’nin adına çalışkanlar diyarı denilsin...En büyük makam, en büyük hak, çalışanların olacaktır. (1923, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s.112) 119Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar mutsuzdurlar. Besbelli ki o adam kişi sıfatıyla mahvolacaktır. Herhangi bir şahsın, yaşadıkça memnun ve mutlu olması için gereken şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Makul bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. Hayatta tam zevk ve saadet, ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir. Bir insan böyle hareket ederken, “Benden sonra gelecekler acaba böyle bir ruhla çalıştığımı fark edecekler mi?“ diye bile düşünmemelidir. ÇİFTÇİ 120Arkadaşlar, dünyada zaferlerin iki vasıtası vardır. Biri kılıç, diğeri sapan.Hakiki zafer kılıçla değil, sapanla yapılandır. Milletleri vatanlarında yerleştirmenin, millete istikrar vermenin aracı sapandır, sapan, kılıç gibi değildir. O kullanıldıkça kuvvetlenir… Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sapanı topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık. (16. 03. 1923, Adana Çiftçileriyle Konuşma.) 121Çiftçi ve çoban bu millet için temel unsurdur. Gerçi, diğer unsurlar bu temel unsur için lâzım ve faydalıdır. Fakat hiçbir kuruntuya kapılmadan bilmeliyiz ki o temel unsur olmazsa diğer unsurlar da yoktur. (16. 03. 1923, Adana Çiftçileriyle Konuşma.) 122Memleketimiz şu iki şeyin memleketidir : biri çiftçi, diğeri asker. Biz çok iyi çiftçi ve çok iyi asker yetiştiren bir milletiz. İyi çiftçi yetiştirdik : çünkü topraklarımız çoktur, iyi asker yetiştirdik : Çünkü o topraklara kasteden düşmanlar fazladır. O toprakları sürenler, o toprakları koruyanlar hep sizlersiniz. (18. 03. 1923, Tarsus’ta Çiftçilerle Konuşma) 123Memleketimizde yapılması lâzım devletin, esas konusu çiftçiliktir. Tüketici yaşamak iyi değildir, üretici olalım ! 24. 08. 1925 ,Kastamonu’da Bir Konuşma. 124Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir sebep ve suretle, bölünemez bir mahiyet alması. Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus yoğunluğuna ve toprak verim derecesine göre sınırlandırmak lâzımdır. 1937,T.B.M.M. ÇOCUK-TÜRK ÇOCUĞU 125Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir bahtının aydınlığısınız. Memleketi asıl aydınlığa gark edecek sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz ; kızlar, çocuklar! 1922, Bursa, 126Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. (A. ÂFETİNAN, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, TTK. Yay. Ankara, 1959, s. 297) DEMİRYOLLARI 127Türkiye hükümetinin belirlediği projeler uyarınca belirli zamanlar içinde vatanın bütün bölgeleri çelik raylarla birbirine bağlanacaktır. Demiryolları memleketin tüfekten, toptan daha mühim bir emniyet silâhıdır. Demiryollarını kullanacak olan Türk milleti, kaynağındaki ilk sanatkârlığının, demirciliğin eserini tekrar göstermiş olmakla gurur duyacaktır. Demiryolları Türk ulusunun refah ve uygarlık yollarıdır. 13. 02. 1931, Malatya. 128Demiryolu yapmakta ilk ulusal girişimin uygulamasına başlandığını bizzat görmek fırsatı, benim için cidden mesut bir rastlantıdır. Memleketimizin asırlardan beri yolsuz bırakıldığı ve bir demiryoluna olan ihtiyacın şiddeti düşünülürse, bu hususta girişimci olanları ne kadar takdir etmek ve onlara ne derece yardımcı olmak gerekeceği pek güzel anlaşılır. 21. 09. 1924, Özel Girişimle Yapılan Samsun-Çarşamba Demiryolunun Temel Atma Töreni. 129Medeniyetin bugünkü araçlarını hattâ bugünkü fikriyatını demiryolu haricinde yaygınlaştırabilmek zordur. Demiryolu refah ve uygarlık yoludur. 01. 11. 1924, T.B.M.M. 130Demiryolları bir ülkeyi uygarlık ve refah ışıklarıyla aydınlatan kutsal bir meşaledir. Cumhuriyetin ilk senelerinden beri, dikkatle, ısrarla üzerinde durduğumuz demiryolları inşaatı siyaseti, hedeflerine ulaşmak için durmadan başarı ile tatbik olunmaktadır. 01. 11. 1937, T.B.M.M. Açarken. DEMOKRASİ 131Artık bugün, demokrasi düşüncesi, daima yükselen bir denizi andırmaktadır. 20. yüzyıl, birçok baskıcı hükümetlerin, bu denizde boğulduğunu görmüştür. (1930) 132Dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan uluslar arasında ruhen demokrat doğan tek millet Türklerdir. (Ord. Prof. KARAL Enver Ziya, Atatürk’ten Düşünceler, MEGSB.lığı, Bilim ve Kültür Dizisi, s.148) 133Demokrasi ülke aşkıdır. (ÂFET-İNAN, A., Medeni Bilgiler ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları, AKDTYK., Ankara, 1969, s.43) 134Türkler demokrat, hür ve sorumluluk sahibi vatandaşlardır. (ÂFETİNAN, A., Medeni Bilgiler ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları, AKDTYK., Ankara, 1969, Giriş Bölümünde) DENİZCİ-DENİZCİLİK-DONANMA 135Deniz silâhlarına önem veriyoruz. Denizcilerimizin iyi silahlı ve iyi talimli olarak hazırlanmaları büyük emelimizdir. 01. 11. 1936, T.B.M.M. 136En güzel coğrafî vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile, en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifadeyi bilmeliyiz; denizciliği, Türkün büyük millî ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız. 01. 11. 1937,T.B.M.M. 137Sınırlarının önemli ve büyük kısımları deniz olan Türk devletinin donanması da önemli ve büyük olması gerekir. O zaman Türk Cumhuriyeti daha gönlü rahat ve emin olacaktır. (1924) DEVLET-DEVLETÇİLİK 138Ekonomik siyasetimizin önemli amaçlarından biri de genel çıkarlarımızı doğrudan doğruya ilgilendirecek kurumlar ve ekonomik girişimleri malî ve ilmî gücümüzün elverdiği ölçüde devletleştirmektir. Bu cümleden olarak, topraklarımızın altında terk edilmiş halde duran maden hazinelerini az zamanda işleterek, milletimizin yararına açık bulundurabilmek de bu yöntem ile gerçekleşir. 01. 03. 1922, T.B.M.M. 3. Açarken. 139Partimizin takip ettiği program, bir yönden tamamıyla demokratik, halkçı bir program olmakla beraber iktisadî açıdan devletçidir. Bu itibarla partimize dayanmakta olan cumhuriyet hükümetinin bütün açılardan vatandaşların hayatıyla, istikbâliyle ve refahıyla ilgilenmesi doğaldır. Halkımız huy olarak devletçidir ki, her türlü ihtiyacı devletten istemeyi kendisinde bir hak görüyor. 27. 01. 1931, İzmir’de Fırka Kongresinde Konuşma. DEVRİM-DEVRİMCİLİK-KARŞI DEVRİMCİLER 140Kan ile yapılan inkılâplar daha sağlam olur, kansız inkılâplar ebedileştirilemez. Fakat biz inkılâba ulaşmak için lüzumu kadar kan döktük. Bu kanlarımız, yalnız muhabere meydanlarında değil, aynı zamanda memleketin dahilinde de döküldü. Biliyorsunuz ki Hendek’te, Bolu’da, Konya’da, Yozgat’ta vesair memleketlerimizde bir çok isyanlar meydana geldi. Ve bunların hepsi bastırıldı. Temenni ederim ki, bu dökülen kanlar yeterli olsun ve bundan fazla kan dökülmesin…22.01.1923, Bursa Şark Sinemasında Halkla Konuşma. 141Arkadaşlar; inkılâbımız Türkiye’nin asırlar için saadetini garanti etmiştir. Bize düşen onu idrak ve takdir ederek çalışmaktır.11.09.1924, Bursalılarla Konuşma. 142Efendiler, vatanın birliğini, hürriyet ve istiklâlini temin eden milletimizi Cumhuriyet idaresine kavuşturan inkılâbımız; iktisadi refah ve saadetimizi, medeniyet aleminde lâyık olduğumuz yeri de temin edecektir. 16.09.1924, Trabzonlularla Konuşma. 143Bu inkılâp, kelimenin ilk anda ima ettiği ihtilâl anlamından başka, ondan daha geniş bir değişimi ifade etmektedir. Bugünkü devletimizin şekli, asırlardan beri gelen eski şekilleri bertaraf eden, en gelişmiş tarz olmuştur. 05.11.1925, Ankara Hukuk Fakültesinin Açılışında. 144Türk ulusu çok büyük olaylarla isbat etti ki, yenilikçi ve devrimci bir ulustur. Son senelerden önceki devirlerde de ulusumuz yenileşme yolları üzerinde yürümeye, sosyal devrime girişmemiş değildir. Ama gerçek yararlar görülemedi. Bunun sebebini araştırdınız mı? Bu sebep işe esasından, temelinden başlanmamış olmasıdır. 30.08.1925, Kastamonu. 145Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve biçimiyle uygar bir toplum haline getirmektir. Devrimlerimizin asıl gayesi budur. 30.08.1925, Kastamonu 146Büyük olaylar; düşüncelerde büyük devrimler yapar. (AKDTYK, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, 1997, Cilt II, s.31) 147Biz, büyük bir devrim yaptık. Ülkeyi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. Birçok eski kurumu yıktık. Bunların binlerce taraftarı vardır. Fırsat beklediklerini unutmamak gerekir. Ulusun ve devrimin içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün ulusalcı ve cumhuriyetçi güçlerin bir yerde toplanması gerekir. DEVRİM YASASI 148Devrim kanunu, mevcut kanunların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki akımı boğmadıkça, başladığımız devrim ve yenilik bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki dönemlerde de böyle olacaktır. (1923) 149Uçurumun kenarında yıkık bir ülke… Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar… Yıllarca süren savaş... Ondan sonra, içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler. İşte Türk genel devriminin bir kısa deyimi. (1935) DIŞ BORÇLAR 150Hükümetimizin her medenî devlet gibi dış borçlanmalar yapması gereği vardır. Şu kadar ki, ödünç alınan yabancı paralarını şimdiye kadar Babıâli’nin yaptığı gibi ödemeye mecbur değilmişiz gibi, maksatsız israf ve kullanma ile borçlarımızın yükünü artırarak mali bağımsızlığımızı tehlikeye atmaya kesinlikle karşıyız. Biz memlekette, ilerlemeyi, üretimi ve halkın refahını temin edecek, zenginlik kaynaklarımızı geliştirecek faydalı borçlanmalara taraftarız. 01. 03. 1922, T.B.M.M. DIŞ POLITIKA 151Dış politika, iç teşkilât ve iç politikaya, dayandırılmak mecburiyetindedir, yani iç teşkilâtın tahammül edemeyeceği genişlikte olmamalıdır. Yoksa hayâlî dış politikalar peşinde dolaşanlar, dayanak noktalarını kaybederler. 17. 02. 1923, İzmir İktisat Kongresinde. 152Dış politika bir toplumun içyapısı ile sıkı sıkıya ilgilidir. Çünkü iç yapısına dayanmayan dış siyasetler daima mahkûm kalırlar. Afyon, 23. 03. 1923 153Dışişlerinde dürüst ve açık olan politikamız barış fikrine dayanır. Milletlerarası herhangi bir sorunumuzu barış yoluyla çözümünü aramak bizim çıkar ve anlayışımıza uyan bir yoldur. (1929) DİKTATÖRLÜK 154Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar ; evet bu doğrudur. Benim arzu edip de yapamayacağım hiçbir şey yoktur. Çünkü, ben zoraki ve insafsızca hareket etmek bilmem. Bence diktatör, diğerlerini iradesine boyun eğdirendir. Ben, kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak hükmetmek isterim.21. 06. 1935, Gladys Baker’e Verilen Demeç. 155Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar mutsuzdurlar. 156Esas kıymeti kendine veren ve mensup olduğu ulus ve memleketi ancak kişiliği ile özdeş gören adamlar, uluslarının mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar. Ancak kendilerinden sonrakileri düşünebilenler, uluslarını yaşamak ve ilerlemek olanaklarına kavuştururlar. Kendi gidince gelişme ve hareket durur sanmak bir dalgınlık, bir dikkatsizliktir. DİN 157Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şey, Müslüman erkeğin ve Müslüman kadının beraber olarak bilim ve bilgi kazanmasıdır. 31. 01. 1923, İzmir 158Bizim dinimiz en makul ve tabiî bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabiî olabilmesi için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. 31. 1. 1923 İzmir 159İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. Eksiksiz dindir. Çünkü dinimiz akla mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor. 07. 02. 1923, Balıkesir 160Bizim dinimiz, milletimize değersiz, miskin ve aşağı olmayı tavsiye etmez. Aksine Allah da Peygamber de insanların ve milletlerin değer ve şerefini korumalarını emrediyor. 5. Şubat 1923 Akhisar 161Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam öyle inanıyorum. 29. 10. 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç. 162Dini fikir ve inançlara saygılı olmak, öteden beri tabiî ve genel bir anlayıştır. Bunun aksini düşünmek için sebep yoktur. 11. 12. 1924, Times Muhabirine Cevap. 163Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz. (1925) 164Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı dinsiz olmak sayıyorlar. Asıl dinsizlik, onların bu düşüncesidir. Bu yanlış yorumu yapanların gayesi, müslümanın dinsizlere esir olmasını istemek değil de nedir? 165Arkadaşlar, efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır. 166Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz. 167Türk milleti daha dindar olmalıdır. Yani, bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam öyle inanıyorum. (AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, 1997, Cilt III, s.93) 168Hangi şey ki akla, mantığa, kamu çıkarına uygundur, biliniz ki o, bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, ulusun çıkarına, İslam’ın çıkarına uygunsa, kimseye sormayın, o şey dinîdir. Eğer bizim dinimiz aklın, mantığın uyduğu bir din olmasaydı en mükemmel olmazdı, son din olmazdı. (AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, 1997, Cilt II, s.131). 169Bizim dinimiz en makul ve doğal bir dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. (1923, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 94) 170Bir dinin doğal olması için akla fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. (1923, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 94) 171Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı dinsiz olmak sanıyorlar. Asıl dinsizlik onların bu düşüncesidir. Bu yanlış yorumu yapanların amacı, Müslümanların dinsizlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, akılladır. (1923, Adana) (AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara 1997, Cilt II, s. 132) 172Bizi yanlış yola sevk eden habisler, biliniz ki çok kere din perdesine bürünmüşlerdir. (1923, Adana) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 131) 173Evet, din gerekli bir kurumdur. Dinsiz ulusların sürekliliğine olanak yoktur. Yalnız şurası vardır ki din, Tanrı ile kul arasında bağlılıktır. Softa sınıfın din simsarlığına izin verilmemelidir. Dinden maddi çıkar sağlayanlar iğrenç kimselerdir. İşte biz bu duruma karşıyız ve buna izin vermiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizlerin asıl mücadele ettiğimiz ve edeceğimiz bu kimselerdir.(Atatürk ve Çevresindekiler, Kemal Arıburnu, T.İş Bankası Yayınları Sh.134-135) DİNSİZLİK 174Bence, dinsizim diyen mutlaka dindardır. İnsanın dinsiz olmasının imkânı yoktur. Dinsiz kimse olmaz. Bu genelleme içinde şu din veya bu din demek değildir. Tabiatıyla biz, içine girdiğimiz dinin en çok isabetli ve çok olgun olduğunu biliyoruz ve imanımız da vardır. 1923, İzmir DOĞA VE İNSAN 175Doğanın her şeyden büyük ve her şey olduğu anlaşıldıkça, doğanın çocuğu olan insan kendinin de büyüklüğünü ve saygınlığını anlamaya başladı. (AFETİNAN, A., Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk’ün El Yazıları, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2000, s., 66) DÜŞMAN 176Memleketimizde meydana gelen yeni durumun sonuçlarından yabancıları ürküterek Avrupa’da karşımıza bir fikir akımı ortaya çıkarmak isteyenler bizim düşmanlarımızdır. 02.11. 1922, Le Petit Parisien Muhabirine Bursa’da Verilen Demeç . 177Benim ulusumu tutsak etmek isteyen herhangi bir ulusun, bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım. (23 Nisan 1921) ( Ankara Gazetesi) 178Düşmana merhamet acz ve zaaftır. 16. 03. 1923, Adana Çiftçileriyle Konuşma. 179Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız.(1936) DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ 180Her kişi istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine has politik bir düşünceye sahip olmak, seçtiği bir dinin gereklerini yapmak veya yapmamak hak ve özgürlüğüne sahiptir. Kimsenin düşüncesine ve vicdanına hakim olunamaz. 181Cumhuriyet, düşünce özgürlüğünden yanadır. Samimi ve yasal olmak koşuluyla her düşünceye saygı duyarız. (AKDTYK, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, , Cilt III, s. 94) 182Düşünceler; zorla, şiddetle, topla ve tüfekle kesinlikle öldürülemez. (İ.Arı, Düşünceleriyle ATATÜRK, AKDTYK., s.324) 183Gerçeği konuşmaktan korkmayınız. (Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s.265) 184Bir ulusun kültürü yükseldikçe kişisel özgürlüğün uygulama alanları genişler ve çoğalır. (ÂFETİNAN, A, Medeni Bilgiler ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları, AKDTYK., Araştırma Merkezi Yayını, Ankara, 2000, s.550) EGEMENLİK-ULUSAL EGEMENLİK 185Korku üzerine egemenlik kurulamaz. Toplara dayanan egemenlik sürekli olmaz. Böyle bir egemenlik ve hatta diktatörlük, ancak ihtilal ortamında geçici bir zaman için gerekir. 186Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. (1923, İzmit) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 62) 187Egemenlik verilmez, alınır. 188Egemenlik hiçbir sebep ve şekilde terk ve iade edilemez, emanet edilemez! (Atatürkçülük, Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri, Birinci Kitap, s.5)
189Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası, ulusal egemenliktir. (Atatürkçülük, Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri, Birinci Kitap, s.17) 190Bir ülkeyi zorla ele geçirmek ve elde tutmak, o ülkenin sahiplerine egemen olmak için yeterli değildir. (1924, Dumlupınar) (AKDTYK. Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara 1997, Cilt II, s. 184) 191Ulusal egemenliğimizin bir çok küçük parçasını dahi vermeye yeltenenlerin kafalarını koparacağınızdan eminim. (1923, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri c.2, s.71-72 192Ulusal egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar yok olur. Yeni Türkiye Devletinin öz cevheri ulusal egemenliktir. Ulusun kayıtsız ve koşulsuz egemenliğidir. (Arı İnan, Düşünceleriyle Atatürk, Türk Tarih Kurumu, 1999, s.63) 193Cumhuriyet, ulusal egemenlik temeline dayanan halk hükümetidir. (ATATÜRK, Nutuk, AKDTYK. Atatürk Araştırma Merkezi, Yay. Haz. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Ankara, 2000, s.300) EĞİTİM-ULUSAL EĞİTİM
194Eğitimdir ki, bir ulusu ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır, ya da bir ulusu esaret ve sefalete terk eder. 195Ulusal eğitimin ne demek olduğunu bilmekte artık bir karışıklık ve yanlış anlama olmamalıdır. Bir de milli eğitim esas olduktan sonra onun dilini, usulünü, vasıtalarını da ulusal yapmak zorunluluğunu tartışmak gereksizdir. Milli eğitim ile geliştirilmek ve yükseltilmek istenen genç beyinleri bir taraftan da paslandırıcı, uyuşturucu, hayali fazlalıklarla doldurmaktan dikkatle kaçınmak gerekir. (1924, Samsun) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997,s. 202-206) 196Ulusal Eğitim işlerinde kesinlikle zafere ulaşmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu şekilde olur. Bu zafere ulaşılması için hepimizin tek vücut ve tek düşünce olarak esaslı bir program üzerinde çalışması lazımdır. Bence bu programın iki önemli noktası vardır: Sosyal hayatımızın ihtiyaçlarına uyumlu olması, çağın gereklerine uygun olmasıdır. 197Türkiye’nin eğitim ve öğretim tutumunu her katında, tam bir açıklıkla hiç bir kararsızlığa yer vermeden saptamak ve uygulamak gerekir; bu tutum, her anlamıyla ulusal bir nitelikte olacaktır. (1924, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, s. 347) 198Eğitim ve öğretimde uygulanacak yol, bilgiyi insan için fazla bir süs, bir zorbalık vasıtası yahut uygar bir zevkten daha fazla, maddî yaşamda başarılı olmayı sağlayan, pratik ve kullanılması mümkün bir alet haline getirmektir. Milli Eğitim Bakanlığı bu esasa önem vermelidir. (1923) (Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Atatürk Araştırma Merkezi, s. 130) 199Devlet bünyesinde yüzyıllar boyu derin idari ihmallerin neden olduğu yaraları iyileştirmede verilecek emeklerin en büyüğünü hiç kuşku yok ki irfan yolunda göstermemiz lazımdır. Şimdiye kadar uygulanan eğitim ve öğretim yöntemlerinin milletimizin geri kalmasında en önemli etken olduğu kanısındayım. Onun için bir milli eğitim programından söz ederken, eski devrin boş inançlarından ve yaratılışımızla hiç ilgisi olmayan yabancı fikirlerden, doğudan ve batıdan gelebilen bütün etkilerden tamamen uzak, milli karakterimiz ve milli tarihimizle uyumlu bir kültür kastediyorum. Çünkü milli dehamızın gelişmesi ancak böyle bir kültür ile sağlanabilir. Herhangi bir yabancı kültür, şimdiye kadar izlenen yabancı kültürlerin yıkıcı sonuçlarını tekrar ettirebilir. Kültür ortamla uyumludur. O ortam milletin karakteridir. Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara özellikle varlığı ile, hakkı ile, birliği ile ters düşen bütün yabancı unsurlarla mücadele etme gereği; milli düşünceleri büyük bir olgunlukla her karşıt düşünceye karşı şiddetle ve fedakarlıkla savunma zorunluluğu öğretilmelidir. Yeni neslin milli ruhuna bu özellik ve yeteneklerin aşılanması çok önemlidir. Sürekli ve müthiş bir mücadeleden ibaret olan hayat, bağımsız ve mutlu olmak isteyen her milletten bu özellikleri şiddetle istemektedir... Gelecek için hazırlanan vatan çocuklarına, hiçbir güçlük karşısında baş eğmemelerini; sabır ve metanet ile çalışmalarını; çocuklarımızın anne ve babalarına da yavrularının öğrenimlerini tamamlamaları için her fedakarlığı göze almalarını tavsiye ederim. Büyük tehlikeler önünde uyanan milletlerin ne kadar sebatkar olduklarını tarih doğrulamaktadır. Silahıyla olduğu gibi aklıyla da mücadele etmek zorunda olan milletimizin birincisinde gösterdiği kudreti ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur. (1921, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 19-21) 200Ulusal Eğitim programımızın, Milli Eğitim siyasetimizin temel taşı, cahilliğin yok edilmesidir. Cahillik yok edilmedikçe, yerimizdeyiz... yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor, demektir. Bir taraftan genel olan cahilliği yok etmeye çalışmakla beraber, diğer taraftan toplumsal hayatta faal ve faydalı, verimli elemanlar yetiştirmek lazımdır. Bu da ilk ve orta öğretimin uygulamalı bir şekilde olmasıyla mümkündür. Ancak bu sayede toplumlar iş adamlarına, sanatkarlara sahip olur. Elbette milli dehamızı geliştirmek, hislerimizi layık olduğu dereceye çıkarmak için yüksek meslek sahiplerini de yetiştireceğiz. Çocuklarımızı da aynı öğretim derecelerinden geçirerek yetiştireceğiz. 201Hanımlar, Beyler! (Öğretmenler) Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı. Hakiki zaferi siz kazanacak ve devam ettireceksiniz ve mutlaka kazanacaksınız. (1922, Bursa) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 47-49) 202Hayatın her çalışma safhasında olduğu gibi, özellikle öğretim hayatında disiplin, başarının esasıdır. Müdürler ve öğretim heyetleri, disiplini sağlamaya ve öğrenciler disipline uymaya mecburdurlar. (1925, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 359) EKONOMİ-EKONOMİK KALKINMA 203Süngülerle, silahlarla ve kanla kazandığımız askeri zaferlerden sonra, kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da zaferler kazanmaya devam edeceğiz. 204Ekonomik kalkınma, Türkiye’nin özgür, bağımsız, daima daha kuvvetli, daima daha gönençli Türkiye ülküsünün belkemiğidir. (AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, 1997, Cilt I, s.416) 205Ulusal ekonominin temeli, tarımdır. (AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, 1997, Cilt I, s.412) 206Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayatî kısımlarında bağımsızlık felç olmuştur. (AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, 1997, Cilt I, s.243) 207Ekonomik hayatın etkinlik ve canlılığı ancak ulaştırma vasıtalarının, yolların, demiryollarının, limanların durumu ve derecesiyle orantılıdır. (AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, 1997, Cilt I, s.242) 208Siyasi, askeri zaferlerle ne kadar büyük olursa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kazanılan zaferler kalıcı olmaz, az zamanda kaybedilir. (1923, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 111) 209 GENÇLER-GENÇLİK 210Gençler cesaretimizi takviye ve idame ettiren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitim ve bilgi ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en kıymetli örneği olacaksınız. Yükselen yeni kuşak, gelecek sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. 211Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar, yorulmadan ne demek? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir. Yorgunluk her insan, her yaratık için tabii bir durumdur, fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir güç vardır ki, işte bu güç yorulanları dinlendirmeden yürütür. Sizler, yani yeni Türkiye’nin gençleri, yorulsanız dahi beni izleyeceksiniz. 212Sizler, yeni Türkiye’nin genç çocukları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. 213Muhterem Gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır. Kazanmak, yenilmek. Size, Türk Gençliği’ne terk edip bıraktığımız vicdani emanet, yalnız ve daima kazanmaktır ve eminim daima kazanacaksınız. Milleti yükseltmek için yapılacak şeylerde, atılacak adımlarda kesinlikle tereddüt etmeyin. Milleti yükseltmek için dikilecek engellere hep birlikte engel olacağız. Bunun için beyinlerinize, irfanlarınıza, bilgilerinize, gerekirse bileklerinize, pazularınıza, bacaklarınıza başvuracak, fakat sonuçta mutlaka ve mutlaka o amaca varacağız... Bu millet, sizin gibi evlatlarıyla layık olduğu olgunluk derecesini bulacaktır. (1923,Tarsus) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 137) 214Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk’ten çok geriydi. Mânada, fikirde, tarihte bu, böyleydi. Eğer bugün, Batı nihayet teknikte bir yükselme gösteriyorsa, ey Türk çocuğu, o kabahat senin değil, senden evvelkilerin affolunmaz ihmalinin bir neticesidir. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin, bu belli! Fakat zekânı unut, daima çalışkan ol! (Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s.213) 215Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mutluyum. (Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, AKDTYK, Atatürk Araştırma Merkezi, s.195) 216Gençler! Cesaretimizi artıran ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve kültür ile, insanlık özelliğinin, vatan sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en kıymetli sembolü olacaksınız. 217... Sizin gibi gençlere sahip bulundukça, bu yurt ve ulusun, şimdiye kadar elde ettiği başardığı zaferlerin üstüne çok daha büyük zaferler koyabileceğine şüphe etmiyorum. (1923, Adana) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 117) 218Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir. (1929, İstanbul) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 279) 219Siz genç arkadaşlar, yorulmadan beni takip etmeye söz vermişsiniz. İşte ben özellikle bu sözden çok duygulandım.Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar yorulmadan ne demek? Yorulmamak olur mu ? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir. Yorgunluk her insan, her canlı için doğal bir durumdur. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür. Sizler, yani, yeni Türkiye’nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... dinlenmemek üzere yürümeğe karar verenler asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. (1937, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997,s. 327-328) 220Birbirimize vereceğimiz işaret ileri! İleri daima ileridir. (1925, Konya) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 245) GERÇEK 221Sorunları olaylara göre değil, aslında olduğu gibi ele almak gerekir. (1924) 222Doğruyu konuşmaktan korkmayınız (1926) 223Durumu tartışırken ve önlem düşünürken acı olsa da, gerçeği görmekten bir an geri kalmamak gerekir. Kendimizi ve birbirimizi aldatmak için gerek ve zorunluluk yoktur. (1927) 224Çok söz, uzun söz bir şey için söylenir: Gerçeği anlamayanları gerçeği getirmek için… GERİCİLİK (İRTİCA) 225Hayat felsefesinin garip bir tecellisidir ki, her faydalı ve her yeni şeye karşı mutlaka bir kuvvet çıkar. Buna bizim dilimizde gericilik (İrtica) derler. İşte bu gericiliğin yok edilmesi için gerekli önlemleri önceden almış olmak gerekir. 18.01.1923, İzmit 226Unutmamalıdır ki, ulusun egemenliği bir şahısta yahut belirli şahısların elinde bulundurmakta çıkar bekleyen cahil ve gafil insanlar vardır. Hükümdarlar, kendilerini aslı olmayan bir kuvvetin temsilcisi tanırlar ve bundan zevk alırlar. Fakat onların etrafındaki çıkarcılar, bunu din kisvesine büründürerek ulusu kandırmaya, küçük görmeye çalışırlar. Nitekim şimdiye kadar çalışmışlardır. Nihayet ulusun kulağı bu söylentilerle dolar ve o telkinleri dinin gereği ve gerçeklerin anlatımı olarak kabul ederler. Bu gibilere gerici ve hareketlerine gericilik (irtica) derler.31.01.1923, İzmir. HAK VE GÖREV (ÖDEV) 227Bir insanın hakkı, diğer bir insan için görevi olur ve yine bir insanın görevi de diğer insanın hakkı demektir. Hak, yetki dediğimiz zaman hemen aynı şeyleri anladığımız gibi görev, zorunluluk, yükümlülük, ödev, borç da birbirinden ayrılmayan şeylerdir. Anlıyoruz ki, hakkın bulunduğu yerde görev ve görevin bulunduğu yerde hak vardır. Yani her insan aynı zamanda hem kendine ait birtakım haklara sahiptir, hem de başkalarına ait hakların kendine yüklediği birtakım görevlere sahiptir. (Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s.242 HALK ve HALKÇILIK 228Bizim görüşümüz-ki halkçılıktır– kuvvetin, kudretin, egemenliğin, yönetimin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır. 17. 07. 1920, T.B.M.M. 229Zannederim bugün ki varlığımızın asıl niteliği, milletin genel eğilimlerini ispat etmiştir, o da halkçılıktır ve halk hükümetidir. Hükümetlerin halkın eline geçmesidir. 1920,T.B.M.M. 230Halkçılık, toplumsal düzenin çalışmasına, hukukuna dayandırmak isteyen bir sosyal sistemdir. Efendiler biz bu hakkımızı korumak, istiklâlimizi emin bulundurabilmek için genel kurulumuzca, milli kurulumuzca bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı milletçe savaşmayı gerekli gören bir yolu takip eden insanlarız. (1921) 231İç siyasetimiz de ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası anayasamız ile tespit edilmiştir. (1921) 232Halkçılık teşkilâtı en ufak daireye kadar yaygınlaştırıldığı takdirde sonucun daha büyük ve verimli olacağına şüphe yoktur. Memleket ve milletin içinde bulunduğu zorlukları ve harp halini de düşünürsek meclisin çalışmalarının sonucu ve oradaki başarısını takdir etmemek mümkün değildir. 1922, Vakit Başyazarı Ahmet Emin İle Görüşme. HALK DEVLETİ 233Türkiye devleti bir halk devletidir, halkın devletidir. Geçmişteki kuruluşlar ise bir şahıs devleti idi, şahısların devleti idi. 13. 08. 1923, T.B.M.M. HÜKÜMET-HALK HÜKÜMETİ 234Bizim hükümetimiz demokratik bir hükümet değildir, sosyalist bir hükümet değildir ve hakikaten kitaplarda mevcut olan hükümetlerin, bilimsel yapıları itibarıyla hiçbirine benzemeyen bir hükümettir. Fakat ulusal egemenliği, ulusal iradeyi tecellî ettiren tek hükümettir, bu mahiyette bir hükümettir! 235Sosyoloji noktasından bizim hükümetimizi, ifade etmek gerekirse, halk hükümeti deriz. 1921, T.B.M.M. 236Şurası unutulmamalı ki, bu yönetim tarzı, bir bolşevik sistemi değildir. Çünkü, biz ne Bolşevikiz, ne de Komünist; ne biri, ne diğeri olamayız. Çünkü, biz ulusalcı ve dinimize saygılıyız. Özetle, bizim hükümet şeklimiz, tam bir demokrat hükûmettir. Ve dilimizde bu hükümet, « halk hükûmeti » diye anılır. 02. 11. 1922, Le Petit Parisien Muhabirine Demeç. 237Cumhuriyet ulusal egemenlik temeline dayanan halk hükümetidir. (ATATÜRK, Nutuk, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Yay. Haz. Prof.Dr. Zeynep Korkmaz, Ankara, 2000, s.300) 238Hükümetin iki amacı vardır: Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını sağlamaktır. Bu iki şeyi sağlayan hükümet iyi, sağlamayan kötüdür. (1923, Adana) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 125) 239 HALK YÖNETİMİ 240Ulusumuzun bu günkü yönetimi, gerçek anlamı ile bir halk yönetimidir. Ve bu yönetim tarzı, esası danışma olan Şûra yönetiminden başka bir şey değildir. 03. 01. 1922, General Frunse’nin Ziyafetinde. 241Herhalde halkımızı idare ile yakından ilgilendirmek, yani idareyi doğrudan doğruya halkın eline verebilecek bir idare şeklini tesis etmek hem ulusal egemenliğin gerçek olarak temsili ve hem de bu sayede halkın benliğini anlaması itibarıyla gerekli idi. İşte bu düşüncelerin, bu araştırmalardan esinlenerek olarak proje yapılmıştı. 10. 01. 1922, Vakit Başyazarı Ahmet Emin İle Mülâkat HALK ÖRGÜTÜ 242Örgüt, baştan sona kadar halk örgütü olacaktır. Genel idareyi halkın eline vereceğiz. Bu toplumda hak sahibi olmak, herkesin gayretli olması esasına dayanacaktır. Ulus hak sahibi olmak için çalışacaktır. 10. 01. 1922, Vakit Başyazarı Ahmet Emin İle Görüşme. HARP 243Her zamandan daha fazla inanıyorum ki, harp pahalı bir iştir. Harbin sürüklediği facialar ve dehşetten üzgünüm. Fakat harp etmeden elimizdeki silahları bıraktığımız zaman tamamen harap olacağımızı da biliyorum. Ağustos 1921, Associated Muhabirine Demeç. 244Derhal şu veya bu sebepler için ulusu harbe sürüklemek taraftarı değilim. Harp zorunlu ve hayati olmalı. Hakiki kanaatim şudur: milleti harbe götürünce vicdanımda azap duyamamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı ölmeyeceğiz diye harbe girebiliriz. Ama ulus yaşamı tehlikeye düşmedikçe, harp bir cinayettir. 16. 03. 1923, Adana Çiftçileriyle Konuşma. 245Bir harp oyunu yapmak suretiyle, vatanın ve milletin yüksek menfaatlerinin müdafaasını beraber göz önünde bulunduracağız. Bu çalışmamızda son senelerin başarılarla dolu muharebelerinin, meydan muharebelerinin, cumhuriyet ordusuna ve onun kıymetli komuta heyetine kazandırdığı tecrübelerin sonucunu inceleyeceğiz. Dünyanın fen ve sanatta en son gelişmelerini göz önünde bulunduracağız. 15. 02. 1924, İzmir, Ordu İleri Gelenleri İle. 246Harp, muharebe, nihayet meydan muharebesi yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Milletlerin çarpışmasıdır. Meydan muharebesi milletlerin bütün mevcudiyetleriyle, ilim ve fen sahasındaki seviyeleriyle, ahlaklarıyla, harslarıyla, hulâsa bütün maddi ve mânevi kudret ve faziletleri ve her türlü vasıtalarıyla çarpıştığı bir imtihan sahasıdır. Bu sahada, çarpışan milletlerin hakiki kuvvet ve kıymetleri ölçülür. 30. 08. 1924, Dumlupınar’da Konuşma. 247Eğer harp bir bomba patlaması gibi birdenbire çıkarsa milletler, harbe engel olmak için, silâhlı mukavemetlerini ve mâlî kuvvetlerini saldırgana karşı birleştirmekte tereddüt etmemelidirler. En hızlı ve en etkili tedbir, muhtemel bir saldırgana, saldırının yanına kâr kalmayacağını açıkça anlatacak uluslararası teşkilatın kurulmasıdır. 21. 06. 1935, Gladys Baker’a Demeç 248Sizlere saldırmanızı değil, ölmenizi emrediyorum! 249Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir.İleri! HARP SANAYİİ 250Bilhassa harp sanayii ve fabrikalarının çalışmasını özel bir takdir ile anmayı bir borç bilirim. Bu son sene içinde bu fabrikaların eksikleri kademe kademe tamamlanmıştır. Bugün her türlü ihtiyacın üretimi mümkün hale gelmiştir. Yeni kurulan mermi ve fişek fabrikalarında bol miktarda topçu ve piyade cephanesinin ve bombasının hazırlanması ve üretiminde başarı sağlanmıştır. 1922, T.B.M.M. 251Azim ve imanımız önünde yıkılarak silâh, mühimmat ve araçlarını savaş meydanında terke mecbur olan Yunan ordusunun bıraktıklarından istifade olunarak değişik merkezlerde yeni ve yedek silâh ve cephane depolarımız ve fabrikalarımız kurulmuştur. Bu genişlikte kurulan ve gün geçtikçe daha çok genişleyen ve mükemmelleşen askerî kurumlara lâzım olan fenni beyinler yetiştirilmesi için de hazırlıklarda bulunulmaktadır. 01. 03. 1923, T.B.M.M. 252Harp sanayii tesisatımızı, daha ziyade gelişmesi ve genişlemesi için alınan önlemlere devam edilmeli ve endüstrileşme mesaimizde de ordu ihtiyacı ayrıca göz önünde tutulmalıdır. 1937, T.B.M.M. 253Bundan sonrası için, bütün uçaklarımızın ve motorlarının memleketimizde yapılması ve hava harp sanayimizin de, bu esasa göre geliştirilmesi gerekir. Hava kuvvetlerinin kazandığı önemi göz önünde tutarak, bu çalışmayı plânlaştırmak ve bu konuyu lâyık olduğu önemle milletin nazarında canlı tutmak gerekir. 1937, T.B.M.M. HARF DEVRİMİ 254Çok işler yapılmıştır, ama bugün yapmaya mecbur olduğumuz son değil, ancak çok lüzumlu bir iş daha vardır. Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir. Vatandaşa kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanseverlik ve milliyetseverlik vazifesi biliniz. 9/10. 08.1928, Yeni Yazı İnkılabı Hakkında. 255Bizim uyumlu, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir; Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurarak, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak, bunu anlamak mecburiyetindesiniz 9 ve 10. 08. 1928, İstanbul Sarayburnu Parkı, Türk Yazı Devrimi Hakkında Konuşma. 256Az zaman sonra, yeni Türk harfleriyle, gözler kamaştırıcı Türk manevî ilerlemesinin ulaşabileceği güç ve saygının uluslararası düzeyini gözlerimi kapayarak şimdiden o kadar parlak görüyorum ki, bu manzara beni kendimden geçiriyor. 23. 08. 1928,Anadolu Ajansı Muhabirine Demeç. 257Büyük milletimizin bir kat daha gelişmesini ve yükselmesini temin edecek olan yazı devrimi... 16. 09. 1928,İstanbul, Belediye Başkanına Demeç. 258Meclisinizin en büyük eseri olan Türk harfleri, ülkenin genel hayatına tamamen uygulanmıştır. İlk zorluklar, ulusun fikir kuvveti ve medeniyete olan sevgisi sayesinde kolaylıkla yenilmiştir. 1929, T.B.M.M HARİTA DAİRESİ 259Milli Savunma Bakanlığı’nda faaliyete başlayan harita dairesi ordunum bütün harita ihtiyacını karşılamaya muvaffak olmuştur. Bundan sonraki çalışma ile memleketin daha mükemmel haritalarını hazırlayacaktır. 1922, T.B.M.M HATİP-SÖZ SÖYLEYEN 260Hutbeyi îrat eden hatiptir. Yani söz söyleyen demektir. 07. 02. 1923, Balıkesir. HAVACI-HAVACILIK 261Havacılarımız, bütün ordu ve donanmamız gibi vatanı korumaya yetenekli kahramanlardır. Büyük millet, bu soylu evlâtlarıyla kendini mutlu sayabilir. 1935, T.B.M.M. 262Bizim dünyamız - bilirsiniz - topraktan, sudan ve havadan unulmuştur. Hayatın da, esas unsurları, bunlar değil midir? Bu unsurlardan birinin eksikliği, yalnız eksikliği değil, sadece bozukluğu, hayatı imkansız kılar. Hayatı, hele ulusal hayatı seven, onu korumak isteyen; yurdunun topraklarına, denizlerine olduğu gibi, havasına da ilgisini, her gün biraz daha çoğaltılmalıdır. 03. 05. 1935, Havacılık Hakkında Konuşma. 263Türk çocuğu; Her işte olduğu gibi, havacılıkta da, en yüksek düzeyde, gökte, seni bekleyen yerini, az zamanda, dolduracaksın. Bundan, gerçek dostlarımız sevinecek, Türk ulusu mutlu olacaktır. 03. 05. 1935, Havacılık Hakkında Konuşma. 264Gelecek göklerdedir. HİLAFET (HALİFELİK) 265Bütün İslâm ulusları üzerinde yüce ruhsal görevini yapan halife düşüncesi, gerçeklerden değil, kitaplardan çıkmış bir düşüncedir. 29. 10. 1923,Fransız Gazeteci Maurice Pernot’ya Demeç. 266İşin garibi bazı arkadaşlardan, özellikle dışarıdan bana halifelik önerileri olmuştur. “Siz Halife Olunuz” demişlerdir. Ben, bu önerileri daima gülerek yanıtladım. Halifelik, gereksiz hatta zararlı bir kurum haline gelmiştir. Bundan beklenen amaç gerçekleşmemiştir. Dünya Savaşı’nda gördük: Müslümanlar, Halife ordularına karşı savaştılar. Halife ordularını Suriye’de arkadan vuranlar olmuştur. Bunlar aynı Halife’ye yıllarca başkaldırmış ve bunları ortadan kaldırmak için gönderilen Türk askerlerini şehit etmişlerdir. Halifelik yararlı durumunu korusaydı Müslüman dünyasının buna sahip çıkmaları gerekirdi. Halifeliği ortadan kaldırdığımız günden bugüne kadar kimsenin bunu üstlenmemesi, Müslüman dünyasının halifesiz de yürüyeceğine ve yürümekte olduğuna en güzel örnek değil midir?” (Atatürk ve Çevresindekiler, Kemal Arıburnu, T.İş Bankası Kültür Yayını, Sh.135) 267Tarihimizin en mesut devresi hükümdarlarımızın halife olmadıkları zamandır. Bir Türk padişahı, her nasılsa hilafeti kendine mal etmek için nüfuzunu, itiyadını, servetini kullandı. Bu sırf bir tesadüf eseridir. Peygamberimiz öğrencilerine dünya milletlerine Müslümanlığı kabul ettirmelerini emretti, Bu ulusların hükümeti başına geçmelerini emretmedi. Peygamberin zihninden asla böyle bir fikir geçmemiştir. Halifelik demek, idare, hükümet demektir. Gerçekte görevini yapmak, bütün Müslüman milletlerini idare etmek isteyen bir halife, buna nasıl muvaffak olur? İtiraf ederim ki, bu koşullar içinde beni halife tayin etseler, derhal istifamı verirdim. 29. 10. 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç. 268Hilafetle beraber Türkiye’de mevcut olan Ortodoks ve Ermeni kiliseleri, patrikhaneleri ve Musevi hahamhanelerinin ortadan kaldırılması lazımdır. Hilafet ve bu muhtelif patrikhaneler asırlardan beri ruhani yetkilerinin sınırları dışında çok büyük ayrıcalıklar aldılar. Halkın anlayışına dayanarak bahşedilen hukuk dışı ayrıcalıklar ile cumhuriyet idaresinin uygulanması mümkün değildir…04. 05. 1924, New York Herald Tribune Muhabirine Demeç. 269Hilâfet, geçmişin bir rüyası olup, zamanımız da varlık nedeni yoktu. 25. 11. 1924, Matin Gazetesi Yazarı Madam Titania’ya Demeç. 270İstanbul’da saltanat ve zevklerinin, çıkarlarının devam ettirilmesini düşmanların anavatanımızı istila etmek emellerine uydurmakta, onlarla işbirliği yapmakta, düşman devletlerin her isteğine boyun eğmekte asla tereddüt göstermeyen, vicdanları sızlamayan, milletimizin hür ve müstakil yaşama azmini kırma için haince girişimlerden çekinmeyen sultan ve halifelerin artık bu vatanda asla yeri yoktur ve olamaz. 26. 08. 1925, İnebolu’da Bir Konuşma. HOCA 271Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır. 16. 03. 1923, Adana. İSTİKLÂL MAHKEMELERİ 272Yüce Meclisin kurduğu İstiklâl Mahkemeleri sayesinde çabuk ve adaletli surette birçok fenalıklara son verilmiştir. Bugün memleket medenî kanunlar ve sürekli yargı dereceleri ile güvenliği sağlamaya yeterli bir hale getirilmiştir.1921, T.B.M.M. İŞ BANKASI 273İş Bankası kurumu, Cumhuriyet tarihinde ekonomi bakımından başlı başına yer alacaktır. Bu kurum kıymetsiz bir servetin bile ekonomik hayatta fert menfaatlerine kullanılmayıp ulus menfaatine kullanılmasından çıkabilecek olan büyük neticeleri, az bir zamanda ve özellikle yepyeni bir devlet kuruluşunun türlü inkılâp güçlükleri içinde evrensel bir surette fiilen göstermiştir. 26.08.1936, İş Bankası’nın 10. Kuruluş yıldönümünde. İZMİR 274İzmir her yönden Türk memleketidir, Anadolu’nun ayrılmaz bir parçasıdır. Yunanlılar İzmir’de hiçbir tarihî ve ırkî hakka sahip değillerdir. 17.01.1921, United Telgraph Habercisine Demeç. 275İzmir kırk asırlık bir ata yurdudur. İzmir bu kadar derin bir tarihe sahip olmakla beraber coğrafî konumu dolayısıyla ekonomik ve siyasî çok büyük bir öneme sahiptir. İşte bundan dolayıdır ki, Türkiye’yi mahvetmek isteyen düşmanların her şeyden evvel bakışları bu tarihî, bu mühim beldeye döner. Nitekim düşmanlarımız en evvel burasını işgal etmişler, ondan sonra daha doğuya ilerlemişlerdir. 31.01.1923, İzmir’de Halkla. İSTANBUL 276İstanbul bizimdir. Bununla birlikte boğazlar ve Marmara denizi için başkentin emniyeti temin edilmek şartıyla bir hal tarzını kabul etmeye hazır bulunmaktayız. Ağustos 1921, AP Habercisine Demeç. 277İstanbul şehri, milletimizin sonsuz çalışma ve fedakarlığının ürün verdiği yerdir. Gerçekten; milletimizin maddî ve manevî varlığını yücelten anıtlar, kurumlar ve medeniyet eserleri İstanbul’da yoğunlaştırılmıştır. 01.03.1922, TBMM. 278İki büyük dünyanın buluşma noktasında, Türk vatanının süsü, Türk tarihinin serveti, Türk milletinin gözbebeği İstanbul, bütün vatandaşların kalbinde yeri olan bir şehirdir. 01.07.1927, İstanbul Halk Temsilcilerine Dolmabahçe Sarayında. IRK 279Efendiler, bir ülkenin, bir ülke halkının düşmandan zarar görmesi acıdır. Fakat, kendi ırkından büyük tanıdığı ve başlarında taşıdığı insanlardan vefasızlık, felaket görmesi ondan daha acıdır. Bu kalp ve vicdanlar için unutulmaz bir yaradır. 11.09.1924, Bursalılarla Konuşma. 280Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. 04.10.1932, Dolmabahçe Sarayı, Diyarbakır Gazetesinin Sahibine Demeç. İKTİSAT 281Ekonomisi zayıf bir millet fakirlik ve yoksulluktan kurtulamaz; toplumsal ve siyasi felâketlerden yakasını kurtaramaz. (1924) İLERLEME 282Bir ulus ki resim yapmaz, bir ulus ki heykel yapmaz, bir ulus ki, bilimin gerektirdiği şeyleri yapmaz, gerçeği açıklamalı ki o ulusun ilerleme yolunda yeri yoktur. (1923) İLK ÖĞRENİM 283İlköğrenimin yayılması için, sade ve pratik önlemler almak yolundayız. İlk öğrenimde hedefimiz, bunun genel olmasını bir an evvel gerçekleştirmektir. Bu sonuca varmak, ancak, sürekli önlem almakla ve onu metodik olarak uygulamakla mümkün olabilir. Ulusun başlıca bir işi olarak, bu konuda ısrar etmeyi gerekli görüyorum. 01.11.1936, T.B.M.M. İNSAN VE İNSANLIK 284İnsanlar; âdetlerini, ahlâklarını, hislerini, eğilimlerini, hattâ fikirlerini geliştirme ve terbiyede, içinde yetiştiği toplumun genel eğiliminden kurtulamazlar.18.06.1922, İzmit. Claude Farrere’in Mustafa Kemal’i Ziyareti. 285İnsanlar daima yüksek, soylu ve kutsal hedeflere yürümelidirler. 27.06.1926, Gazetecilere Verdiği Demeç. 286İnsanlığın hepsini bir vücut ve bir milleti bunun bir organı saymak gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar etkilenir.(1937) 287İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülecek bir sistemdir.(1937) 288Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız, insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız. İSTİBDAT (DESPOTLUK-DESPOTİZM) 289Bir despotizmin varlığı ile ilgili işaretlerin açıklaması, bence mümkün değildir. Cumhuriyet Halk Partisi ve onun bütün liderleri ve mensupları Türkiye’de her türlü despotizmi kökünden yıkmak için ve ülke ve ulusa tam bir özgürlük kazandırmak için bugüne kadar ulusla beraber yaşamlarını ortaya koymaktan çekinmemiş ve hiçbir vakit çekinmeyecek insanlar olduğuna göre, işaret olunan despotizm herhalde mevcut değildir… 11.12.1924, Times Muhabirine Demeç. 290Geleceğini, kendisini zincire vuran şahıslara terk eden milletler, o şahısların keyif ve isteklerine oyuncak olmaya karar vermiş, rıza göstermiş kabul edilirler. Bu türlü milletler, talihini ellerine teslim ettiği insanlar başarılı oldukça, o insanların daha kuvvetli baskısı altında kalırlar. Başarılı olmazlarsa felâket, yok olma yalnız o insanları değil, onlara bağlı olan bütün toplumu kapsar.03.01.1922, General Frunse’nin Ziyafetinde. İŞBİRLİĞİ-BİRLİKTE ÇALIŞMA 291Büyük işler, önemli girişimler, ancak birlikte çalışma ile elde edilebilir. (1925, Bursa) (AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara 1997, Cilt II, s. 231) JANDARMA OKULLARI 292İç güvenliğin sağlanmasında en mühim ve maddî vasıta olan jandarma teşkilâtı, önemli birlikler ilâvesi ile güçlendirilmiş ve çeşitli jandarma okulları açılmıştır. 01.03.1922, TBMM. KABOTAJ 293Kabotajın, bu sene içinde, sadece ve tamamen Türk sancağına dönmesi fiilen gerçekleşmiştir. Bu olayı övünçle anmak isterim. TBMM, 1.11.1926. KADIN-KÖYLÜ KADINI 294Bizim toplumumuzun başarı gösterememesinin sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır. (1923) 295Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye değersin. 296Kadınlarımız hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli ve daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar. (1923)
297Bir toplum aynı amaca bütün kadınları ve erkekleri ile beraber yürümez ise ilerlemesine teknik olarak imkan ve bilimsel olarak ihtimal yoktur. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s.153) 298...Kadınlarımızın genel görevlerde paylarına düşenlerden ayrı olarak kendileri için en önemli, en hayırlı, en erdemli bir vazifeleri de iyi ana olmaktır. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s.156) 299Şuna kani olmak lazımdır ki dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s.89) 300Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s.156) 301Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşmaktadır. Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin? Şüphe yok ilerleme adımları dediğim gibi iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve gelişme sahalarında ve yenilikte birlikte mesafe almaları lazımdır... (1925, Kastamonu) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 226-227)
302Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir Ulusunda, Anadolu köylü kadınının üstünde emek vermiş bir başka kadın topluluğu gösterilemez. Dünyada hiçbir Ulusun kadını “Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, Ulusumu kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar gayret gösterdim” diyemez.” (21.03.1923, Konya) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 152) 303Büyük Türk kadınını çalışmalarımıza ortak yapmak, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını bilimsel, ahlaki, sosyal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve destekçisi yapmak yoludur. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s.154-155) KALİTELİ VE SAĞLIKLI GIDA 304Bütün gıda ihtiyaçlarımızın kalitesini yükseltmek hastalık ve zararlıları ile uğraşmak için gereken teknik ve yasal her önlem zaman geçirilmeden alınmalıdır. (1937, TBMM.) (AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara 1997, Cilt I, s. 413) KANUN
KAPİTÜLÂSYON (YABANCILARIN AYRICALIKLARI)
KIYAFET (GİYİM)-KILIK
305Giyim şeklimizi aşırıya vardıranlar, giyimlerinde aynen Avrupa kadınını benzemeye çalışanlar düşünmelidir ki, her ulusun kendine özgü gelenek, görenekleri ve kendisine özgü ulusal özellikleri vardır. Hiçbir ulus aynen diğer bir ulusun benzeri olmamalıdır. Çünkü böyle bir ulus ne benzemeye çalıştığı ulusun aynı olabilir, ne kendi ulusal sınırlarında kalabilir. Bunun sonucu şüphesiz ki acıdır. (1923, Konya) (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara 1997, Cilt II, s. 154) KOMUTAN-KOLORDU KUMANDANI-ORDUMUZ
306Askeri hareketler, siyasi faaliyetlerin ümitsiz olduğu noktada başlar. Ümidin güvenli bir surette geri dönüşü, orduların hareketinden daha seri hedeflere ulaşmayı temin edebilir. (1922, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. III, s. 61-62) 307Ben size saldırı emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir başka komutanlar egemen olabilir. (1915, Anafartalar) (Atatürk, Anafartalar Muharebatına Ait Tarihçe, Derleyen: U.İĞDEMİR, 1990, s., XV-XVII) 308Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve yeteneğinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir. 309Ordumuz; Türk topraklarının ve Türkiye idealini gerçekleştirmek için sarf etmekte olduğumuz sistemli çalışmaların yenilmesi imkansız güvencesidir. 310Büyük milli disiplin okulu olan Ordunun; ekonomik, kültürel, sosyal savaşlarımızda bize aynı zamanda en lüzumlu elemanları da yetiştiren büyük bir okul haline getirilmesine, ayrıca itina ve dikkat edileceğine, şüphem yoktur. (1937, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 420) 311...benim için ordumuzun değerini ifade de tek karşılaştırma şudur :Türk ordusunun bir birliği, dengini mutlaka yener, iki katını durdurur. Şimdilik bundan fazlasını istemiyorum. Çünkü fazlasını milletimizin yaratılıştan sahip olduğu cengaverlik zaten sağlamaktadır. Fakat bu değeri mutlaka korumak lazımdır. Bunu, askeri bir esas, bir kural olarak göz önünde tutmalıdır... Bu değer korundukça, teşkilatımızı, eğitim ve öğretimimizi bu hedef ve amaca yönelttikçe, Türkiye’nin her türlü saldırıdan, taarruzdan korunmuş olacağına ve korunacağına kimsenin şüphesi kalmaz. 312Bir Türk komutanının, ordusunu kullanmaksızın, herhangi bir kötü rastlantı ve kötü şans eseri bile olsa, düşmana esir düşmesini biz mazur görsek de, tarih, bunu asla affetmez ve affetmemelidir. Türk Devrim Tarihinin, gelecek nesillere hitap ve uyarısı işte budur. (ATATÜRK, Nutuk, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Yay. Haz. Prof.Dr. Zeynep Korkmaz, s.336) 313Kaleyi içinden ele geçirmek dışından zorlamaktan çok kolaydır. (ATATÜRK, Nutuk, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Yay. Haz. Prof.Dr. Zeynep Korkmaz, s.433) 314Komutanlar, emir vermiş olmak için emir vermezler. Gerekli, uygulanabilir olan hususları emrederler. Emir verirken, kendini, o, emri yerine getirecek olanların yerine koymak ve emrin nasıl yerine getirilip uygulanacağını düşünmek ve bilmek gerekir. (ATATÜRK, Nutuk, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Yay. Haz. Prof.Dr. Zeynep Korkmaz, s.502) 315En büyük askerlik; çeşitli varsayımları çok iyi hesap ederek en iyi görüleni gecikmeden uygulamaktır. (Atatürkçülük, Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri, Birinci Kitap, s.241) 316Yarım hazırlıkla yarım tedbirle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten daha kötüdür. (ATATÜRK, Nutuk, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Yay. Haz. Prof.Dr. Zeynep Korkmaz, s.431) 317Bir orduyu oluşturan her rütbe sahibi, genel olarak her şahıs, yaşayan bir makinenin canlı organları, parçalarıdır. (Zabit ve Kumandan İle Hasbihal, Genelkurmay ATASE Başkanlığı, s.26) 318 ... Türk esaret kabul etmeyen bir ulustur. (AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, Cilt II, s.241) 319Hiçbir medeni devlet yoktur ki, ordu ve donanmadan evvel ekonomisini düşünmüş olmasın. (AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s.188) 320Maddi ve özellikle manevî çöküş, korku ile... güçsüzlükle başlar. (ATATÜRK, Nutuk, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Yay. Haz. Prof.Dr. Zeynep Korkmaz, s.432) 321Başarılarda gururu yenmek, felaketlerde ümitsizliğe karşı koymak gereklidir. (AFET İNAN, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, İş Bankası Yayınları, s.94) 322Büyük kararlar vermek kâfi değildir. Bu kararları cesaret ve kesinlikle tatbik etmek lâzımdır. (Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s.396) 323Muharebede kuvvetten ziyade, kuvveti maksada uygun sevk ve idare etmek önemlidir. (İĞDEMİR Uluğ, AKDTYK., Anafartalar Muharebatına Ait Tarihçe, Türk Tarih Kurumu Basımevi, s.23) KONUK
KOMÜNİZM
KÖYLÜ
KURAN-I KERİM
KURTULUŞ
KÜLTÜR-KÜLTÜR ORDUSU
324Kültür, tabiatın yüksek verimleriyle mesut olmaktır. Bu ifade içinde çok şey saklıdır. Temizlik, saflık, yükseklik, insanlık vb. bunların hepsi insanlık niteliklerindendir. 325Ülkemizi, toplumumuzu gerçek hedefine, mutluluğa eriştirmek için iki orduya gereksinme vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri ulusun geleceğini yoğuran düşünce ordusudur. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir, verimlidir, saygındır. Fakat bu iki ordudan hangisi daha kıymetlidir, hangisi diğerine gereksinim duyar. Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz, bu iki ordunun ikisi de yaşamsaldır. Yalnız siz, kültür ordusu mensupları, sizlere mensup olduğunuz ordunun kıymet ve kutsallığını anlatmak için şunu söyleyeyim ki, sizler ölen ve öldüren birinci orduya, niçin öldürüp niçin öldüğünü öğreten bir orduya aitsiniz. 326Bir ulus, kültür ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin köklü sonuçlar vermesi, ancak kültür ordusuyla olasıdır. Bu ikinci ordu olmadan, birinci ordunun elde ettiği kazançlar sönük kalır. Ulusumuzu gerçek kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve yaşama götüren bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak, bir an önce, büyük, kusursuz, nurlu bir kültür ordusuna sahip olmak zorunluluğunda bulunduğumuzu yadsıyamayız. (1923, Kütahya) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 167-168) LAİKLİK
327Cumhuriyet’in temelinin laik bir dünya görüşüne dayalı olduğu hiçbir zaman unutulmamalı ve bu gerçek gözden kaçmamalıdır. Zira Türk halkı teokratik yönetimden çok acı çekmiştir. Geri kalışının nedenleri arasında bunun önemli bir yeri vardır. (1930, Kırklareli) (U. Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Araştırma Merkezi, s. 437) LATİN HARFLERİ
LOZAN BARIŞI
MALİYE MEMURU
MECELLE
MİMBER
MİLLETVEKİLİ (ULUS TEMSİLCİSİ)
MONDROS ATEŞKESİ
MUHALEFET (AYKIRILIK)
MUSİKİ (MÜZİK)
328Müzik yaşamın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir. (1925, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 243) 329Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir. (1934, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 396) MUSTAFA KEMAL
MUSUL
NAMAZ
NAPOLYON
NÜFUS YASASI
NÜFUS SAYIMI
OKUL
330Bilim ve fen çalışmalarının merkezi okuldur. Bundan dolayı okul lazımdır. Okul adını hep beraber hürmetle, saygıyla analım. 331Okul genç beyinlere; insanlığa hürmeti, millet ve memleket sevgisini, şerefi, bağımsızlığı öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için takip edilecek en uygun, en güvenli yolu öğretir. Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer bilgin olmaları lazımdır. Bunu sağlayan okuldur. Ancak bu şekilde her türlü girişimin mantıklı sonuçlara ulaşması mümkün olur. ORDU (TÜRK ORDUSU)
ORMAN
ORTA ÖĞRENİM
OSMANLI DEVLETİ
OSMANLI TARİHİ
ÖĞRENCİ 332Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, ikbal nurusunuz. Yurdu asıl nura gark edecek sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim ve kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz.(1922, Bursa) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, s. 45 -46) ÖĞRETMEN
333Öğretmenler; yeni nesli Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcileri sizler yetiştireceksiniz, yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin becerinizin ve fedakarlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet: fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli muhafızlar ister. Yeni nesli, bu özellik ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir. 334Öğretmenler! Erkek ve kız çocuklarımızın, aynı şekilde bütün öğretim basamaklarındaki eğitimleri uygulamalı olmalıdır. Yurt evladı, her öğrenim basamağında, ekonomik hayatta başarılı, iz bırakan, eser sahibi olacak şekilde bilgilerle donatılmalıdır. Ulusal ahlâkımız, çağdaş esaslarla ve hür fikirlerle artırılmalı ve takviye olunmalıdır. Bu çok mühimdir, bilhassa nazarı dikkatinizi çekerim....Sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır. 335Arkadaşlar! yeni Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askeri, siyasi, idari inkılâplar sizin, sayın öğretmenler, sizin sosyal ve fikri inkılâptaki başarınızla pekiştirilecektir. Hiçbir zaman hatırlarınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür “nesiller ister. (1924, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 178 -179) 336Okullarda öğretim vazifesinin güvenilebilir ellere teslimini, ülke çocuğunun, o görevi kendine hem bir meslek, hem bir ülkü sayacak üstün ve saygı değer öğretmenler tarafından yetiştirilmesini sağlamak için öğretmenlik, diğer serbest ve yüksek meslekler gibi, aşama aşama ilerlemeye ve her halde zenginlik sağlamaya uygun bir meslek haline getirilmelidir. Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan toplumunun en öz verili ve saygı değer unsurlarıdır. (1923, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, s. 317) 337Ulusa gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilminden, keşiflerinden, gelişmelerinden yararlanalım, ama unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak zorundayız. (1923, Konya) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 145) 338Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir ulus henüz ulus adını almak yeteneğini kazanmamıştır. Ona basit bir kitle denir, ulus denemez. Bir kitle ulus olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere gereksinim duyar. (1925, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, s. 243)
339Uydurma öyküler ve boş düşünceler kafalardan tamamen çıkarılacaktır. Onlar çıkarılmadıkça beyinlere gerçeğin nurlarını sokmak olanaksızdır. (1925, Kastamonu) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 224) 340Eski hocalar nasıl dini esastan egemen olmuşlarsa öğretmenler de bilim esasından kazanmaya başladıkları egemenliği sonuçlandırsınlar. Bununla öğretmenlik mesleği gerçek yücelme devrine dahil olacaktır. 341Öğretmenler her fırsattan istifade ederek halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır. (1927, İstanbul) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, 1997, s. 266) 342Bahçesinde çiçek yetiştiren adam çiçekten bir şey bekler mi? Adam yetiştiren adam da, çiçek yetiştirendeki hislerle hareket edebilmelidir. Ancak bu şekilde düşünen ve çalışan adamlardır ki memleketlerine ve milletlerine ve bunların geleceklerine faydalı olabilirler. Bir adam ki, memleketin ve milletin saadetini düşünmekten daha fazla kendini düşünür, o adamın değeri ikinci derecededir. 343En mesut olanlar, hizmetlerinin bütün nesillerce meçhul kalmasını tercih edecek karakterde bulunanlardır. Herkesin kendine göre bir zevki vardır. Kimi bahçe ile meşgul olmak, güzel çiçekler yetiştirmek ister. Bazı insanlar da adam yetiştirmekten hoşlanır.
344Yeni kuşak; en büyük Cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır. (Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, s.129) 345Öğretmenler her fırsattan istifade ederek halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır. 07.071927, Dolmabahçe Sarayı, Öğretmenler Heyetine Demeç. 346 ÖLÜM
PANİSLAMİZM (İSLAM BİRLİĞİ)
PARA-ULUSAL PARA
PEYGAMBER
POLİS
RADYO
RUM PATRİKHANESİ
RUS DEVRİMİ
OKUL
ORMAN
ORTA TAHSİL
OSMANLI TARİHİ
ÖLÜM
ÖZGÜRLÜK
347Bence bir ulusta şerefin, onurun, namusun ve insanlığın varolması ve devam etmesi, mutlak o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla mümkündür. (1921, Ankara) (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt III, s. 31)
348Bence bir ulusta şerefin, onurun, namusun ve insanlığın var olması ve devam etmesi, mutlak o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla mümkündür. (1921, Ankara) (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt III, s. 31)
OSMANLI DEVLETİ
ÖNDER 349Önderlerin görevi, yaşamı sevinç ve istekle karşılamak yönünde uluslarına yol göstermektir. (1937, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araşt. Merkezi, C. II, s. 324) PARA
PEYGAMBER
POLİS
RADYO
RUM PATRİKHANESİ
RUS DEVRİMİ
SANAT-SANATÇI- GÜZEL SANATLAR 350Sanata önem vermeyen bir millet büyük felakete mahkumdur. (1923, Adana) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 130) 351Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir(1923, Adana) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 129) 352Hepiniz mebus olabilirsiniz... Vekil olabilirsiniz hatta Cumhur Reisi olabilirsiniz... Fakat sanatkar olamazsınız. Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim. (1927, Ankara) (Sümerbank Dergisi, Cilt 3, Sayı. 29, 1963, s. 149) 353Bir ulus sanattan ve sanatçıdan yoksunsa, tam bir hayata sahip olamaz. (1921, Adana) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 129) SAVUNMA
SAVAŞ-MEYDAN SAVAŞI 354Mutlaka şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Hakiki düşüncem şudur: Ulusu savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı, “ölmeyeceğiz” diye savaşa girebiliriz. Ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir. (1923, Adana) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 128) 355Savaş, nihayet meydan savaşı sadece karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Milletlerin çarpışmasıdır. Meydan savaşı milletlerin bütün varlıklarıyla, bilim ve teknik alanındaki seviyeleriyle, ahlaklarıyla, kültürleriyle kısacası bütün maddi ve manevi güç ve nitelikleriyle ve her türlü vasıtalarıyla çarpıştığı bir sınav alanıdır. Bu alanda, milletlerin gerçek güç ve kıymetleri ölçülür. Sonuçta yalnız maddi güçlerin değil, bütün güçlerin özellikle ahlaki ve kültürel gücün üstünlüğü kesinlikle ortaya çıkar. Bu sebeple meydan savaşında yenilen taraf milletçe ve memleketçe, bütün maddi ve manevi varlığıyla yenilmiş sayılır. Böyle bir sonucun ne kadar feci olabileceğini tahmin edersiniz. Yok oluş sadece savaş alanındaki orduya ait olamaz. Aslında, ordunun mensup olduğu millet feci sonuçlara uğrar. Tarih, birtakım boş hayallerle, başlarındaki hükümdarların, hırslı politikacıların oyuncağı durumuna düşen istilacı orduların, istilacı milletlerin uğradığı bu çeşit feci sonuçlarla doludur. SORUMLULUK
SPOR 356Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim. (Yücel Dergisi Cilt X, Sayı 57, 1939, s. 130) TEKEL
TARİH 357Tarih yazmak tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen gerçek insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır. (Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, AKDTYK. Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s. 163) 358Tarih, bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkar edemez. (1927, Ankara) (Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri AKDTYK. Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s. 165) TÜRK-TÜRK ULUSU 359Yüksek Türk, senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur. (ATATÜRK’ÜN Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Cilt IV, s.652) 360Ne mutlu “Türk’üm” diyene. (1933, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 319) 361Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. (1932, İstanbul) (Cumhuriyet Gazetesi, 05.10. 1932) 362"Efendiler, bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında tarih alanında da bir derinliği vardır. Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselamın oğlu Yasef'in oğlu olan kişidir." Atatürk 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 130. toplantısının birinci oturumunda yaptığı konuşmada Türkler 'in kökeni hakkında böyle diyordu. 363Bu ülke dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir ayrıcalıklı oluşumun olağanüstü çıkışına sahne oldu. Bu sahne yedi bin yıllık en aşağı bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı, O çocuk tabiatın yıldırımlarından, şimşeklerinden, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. (Vecize, Millet Dergisi, Sayı : 16, 1948, s., 10-11 ve Türk Kültürü, 1969, s:85, Fethi TEVETOĞLU “Atatürk’ün Türk’ü ve Türkiye Cumhuriyetinin Tarifi” isimli makalesinde yer almaktadır. Ayrıca adı geçen vecizenin Atatürk’ün el yazısı ile bizzat yazdığı orijinal metninin tarihçi Cemal KUTAY’ın özel arşivinde bulunduğu belirtilmektedir.) 364Türk; öğün, çalış, güven. (ÂFET İNAN, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, TTK. Yay. s. 304) 365Türk’ün onuru, gururu ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. O halde; Ya bağımsızlık, ya ölüm! (1919, Ankara) (ATATÜRK, Nutuk, Atatürk Araştırma Merkezi, Yay. Haz. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, s. 9-10) 366Bu memleket tarihte Türk’tü, şimdi de Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır. (1923, Adana) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 130) 367Ben gerektiği zaman, en büyük hediyem olmak üzere Türk Ulusuna canımı vereceğim. (14 Haziran 1937) (Cumhuriyet Gazetesi) TÜRKİYE CUMHURİYETİ 368Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür. 369Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır. (1926, İzmir) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. III, Ankara, s. 119)
370Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s.318) 371Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en gerçek yol, medeniyet yoludur. Medeniyetin emir ve isteğini yapmak, insan olmak için yeter. (1925, Kastamonu) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 225) TURK DİLİ
372Milliyetin çok açık niteliklerinden biri dil’dir. Türk Milletindenim diyen insan, her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk düşüncesine bağlı olduğunu iddia ederse, buna inanmak doğru olmaz. (Önder Mehmet, Atatürk’ün Yurt Gezileri, Türkiye İş Bankası Kültür yayınları, Ankara, 1998, s.8) TÜRK ULUSU-TÜRK YURDU-YURT SEVGİSİ
373Türk Vatanı’nı ele geçirmek fikrini, Türkü esir etmek hayalini genel, büyük bir ideal haline getirmeye çalışanların layık oldukları kötü sondan kurtulamadıklarını gözlerimizle gördük... Kendilerine bir milletin geleceği emanet edilen adamlar, milletin kuvvet ve kudretini yalnız ve ancak yine milletin gerçek ve ulaşılabilir çıkarları yolunda kullanmakla yükümlü olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar. Bu adamlar düşünmelidirler ki, bir memleketi ele geçirmek; o memleketin sahiplerine egemen olmak için yeterli değildir. Bir milletin ruhu ele geçirilmedikçe, bir milletin azmi ve iradesi kırılmadıkça, o millete egemen olmanın imkanı yoktur. (1924, Dumlupınar) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 184) 374Türk ulusu güçlükleri; ulusal birlik ve beraberlikle yenmesini bilmiştir. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s.318 375Aklı eren, yurdunu seven, gerçekleri gören kimselerden düşman çıkmaz. (1923, Tarsus) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 136) 376Geldikleri gibi giderler. 377Ulus sevgisi kadar büyük sevgi yoktur ve kişiliğimiz için değil, fakat mensup olduğumuz ulus için elbirliği ile çalışalım. (ÂFET İNAN, M.K. Atatürk’ten Yazdıklarım, Kültür Bakanlığı Yayınları, s.58) 378Kuvvet birdir ve o milletindir. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s.423) 379İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türkiye’nin gelecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından çıkarmamalıdırlar! (ATATÜRK, Nutuk, Atatürk Araştırma Merkezi, Yay. Haz. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, s.243) 380Türk Ulusunun yeteneği ve kesin kararı, cumhuriyet, uygarlık ve gelişme yolunda durmadan, yılmadan ilerlemektir. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, 1989, Cilt I, s.351) 381Büyük şeyleri yalnız büyük uluslar yapar. (AFETİNAN, Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları, Atatürk Araştırma Merkezi, s. 27) TÜRK ULUSUNA ÖĞÜT
382Bir ulusun siyasi kaderinde makam sahibi olabilmek için onun ihtiyacını görmede ve onun gücünü takdirde ehliyet sahibi olmak birinci şarttır. 383Saygıdeğer ulusuma şunu öneririm ki: sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki ve vicdanındaki öz cevheri, çok iyi tahlil etmek dikkatinden, bir an vazgeçmesin. 384Kesinlikle bilmeliyiz ki, iki parça halinde yaşayan uluslar zayıftır, hastadır. Çocuklarımızı aynı eğitimden geçirerek yetiştireceğiz. Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğrenimin sınırı ne olursa olsun, onlara esaslı olarak şunları öğreteceğiz: Ulusuna, Türkiye Devleti’ne, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne düşman olanlarla mücadele sebep ve vasıtaları ile donatılmayan uluslar için yaşama hakkı yoktur. ULUSAL BİRLİK-ULUSAL BİLİNÇ
385Yıllar geçtikçe, ulusal ülkü verimleri, güvenle çalışmada, ilerleme hevesinde, millî birlik ve millî irade şeklinde, daha iyi gözlere çarpmaktadır. Bu, bizim için çok önemlidir; çünkü, biz, esasen ulusal varlığımızın temelini, ulusal bilinçte ve ulusal birlikte görmekteyiz. (01 Kasım 1936) (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s.404-405) 386Bir yurdun en değerli varlığı, yurttaşlar arasında milli birlik, iyi geçinme ve çalışkanlık duygu ve yeteneklerinin olgunluğudur. (4 Şubat 1935) (ATATÜRK’ÜN Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1991, Cilt IV, s.643) ULUSAL DERNEKLER
ULUSAL ÖRGÜT
ULUSAL ÜLKÜ
ULUSCULUK
ULUSAL HAREKET
387Bizim yolumuzu çizen; içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk Ulusu ve bir de uluslar tarihinin bin bir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s.423) ULUSAL KÜLTÜR
388Ulusal kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyeti’nin temel dileği olarak sağlayacağız. (1932, Ankara, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 390) ULUSAL MÜCADELE
ULUSAL ONUR 389Yalnız şunu bir gerçek olarak biliniz ki onur, hiçbir zaman bir adamın değil, tüm ulusundur. (1923, Adana) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 127) ULUSAL YEMİN
ULUSLAR ARASI DÜŞÜNCE-ULUSLAR CEMİYETİ
390Bugün bütün dünya ulusları aşağı yukarı akraba olmuşlardır ve olmakla meşguldürler. Bu nedenle insan mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar, bütün dünya milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin saadetine ne kadar önem veriyorsa bütün dünya milletlerinin saadetine katkıda bulunmak için elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Bütün akıllı adamlar takdir ederler ki, bu yolda çalışmakla hiçbir şey kaybedilmez. Çünkü dünya milletlerinin mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğumuzu temine çalışmak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasında barış, dayanışma ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan mahrumdur. Onun için ben sevdiklerime şunu tavsiye ederim: Milletleri sevk ve idare eden adamlar, tabii önce kendi milletinin varlığını ve mutluluğunu sağlamak isterler. Fakat aynı zamanda bütün milletler için aynı şeyi istemek lazımdır. Bütün dünya olayları bize bunu açıktan açığa ispat eder. En uzakta zannettiğimiz bir olayın bir gün bizi bir gün etkilemeyeceğini bilemeyiz. Bunun için insanlığın hepsini bir vücut ve bir milleti bunun bir uzvu kabul etmek gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar müteessir olur. 391“Dünyanın filan yerinde bir rahatsızlık varsa bana ne “ dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla ilgilenmeliyiz. Olay ne kadar uzak olursa olsun bu esastan şaşmamak lazımdır. İşte bu düşünüş, insanları, milletleri ve hükümetleri bencillikten kurtarır. Bencillik kişisel olsun, ulusal olsun daima fena kabul edilmelidir. (1937, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 324-327) UYGARLIK-UYGARLIK ESERİ (YAPITI)
392Efendiler, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkı uygardır. Tarihte uygardır, gerçekte uygardır. Fakat ben sizin öz kardeşiniz, arkadaşınız, babanız gibi uygarım diyen Türkiye Cumhuriyeti halkı, düşüncesiyle, zihniyetiyle uygar olduğunu ispat ve göstermek mecburiyetindedir. Medeniyim diyen Türkiye Cumhuriyeti halkı, aile hayatıyla, yaşayış tarzıyla medeni olduğunu göstermek zorundadır. Sonuç olarak uygarım diyen, Türkiye’nin gerçekten uygar olan halkı başından aşağıya dış görünüşüyle dahi uygar ve gelişmiş insanlar olduğunu göstermeye zorundadır. 28.08.1925, İnebolu’da Bir Konuşma. 393Medenî olmayan insanlar, medenî olanların ayakları altında kalırlar. (1925, Akhisar) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 234)
394Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün mana ve şekliyle uygar bir toplum haline getirmektir. Devrimlerimizin ana ilkesi budur. Bu gerçeği kabul edemeyen zihniyetleri darmadağın etmek zorunludur. Şimdiye kadar milletin, beyinlerini paslandıran, uyuşturan bu zihniyette bulunanlar olmuştur.
395Milletimizin hedefi, milletimizin ideali bütün dünyada tam anlamı ile medeni bir sosyal toplum olmaktır. Bilirsiniz ki, dünyada her kavmin varlığı, kıymeti, hürriyet ve bağımsızlık hakkı, sahip olduğu ve yapacağı medeni eserlerle uyumludur. Medeni eser meydana getirmek yeteneğinden yoksun olan kavimler, hürriyet ve bağımsızlıklarını kaybetmeye mahkumdurlar. İnsanlık tarihi baştan başa bu dediğimi doğrulamaktadır. Medeniyet yolunda yürümek ve başarılı olmak, hayatın şartıdır. Bu yol üzerinde duraksayanlar veya bu yol üzerinde ileri değil geriye bakmak cahilliğinde ve gafletinde bulunanlar, medeniyetin coşkun seli altında boğulmaya mahkumdurlar. Medeniyet yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, ekonomik hayatta, ilim ve fen sahasında başarılı olmak için tek gelişme ve ilerleme yolu budur. Hayata egemen olan kuralların zamanla değişmesi, gelişmesi ve yenilenmesi zorunludur. Medeniyetin buluşlarının, tekniğin harikalarının, dünyayı değişiklikten değişikliğe uğrattığı bir çağda, asırlık köhne zihniyetlerle, geçmişe bağlılıkla varlığın korunması mümkün değildir. 396Ülkeler çeşitlidir, fakat uygarlık birdir ve bir ulusun ilerlemesi için de bu tek uygarlığa katılması gerekir. (AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, 1997, Cilt III, s.91) 397Dünyada her topluluğun varlığı ve değeri, özgürlük ve bağımsızlık hakkı, sahip olduğu ve yapacağı uygar yapıtlarla orantılıdır. (1924, Dumlupınar) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 187) 398Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük uygar özelliği, büyük uygarlık yeteneği, bundan sonraki gelişimi ile geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır. (1933, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 319) 399İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere gereksinim vardır: Bir ulus ki resim yapmaz, bir ulus ki heykel yapmaz, bir ulus ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o ulusun ilerleme yolunda yeri yoktur. Oysaki bizim ulusumuz, gerçek nitelikleriyle uygar ve ileri olmaya layıktır ve olacaktır. (1923, Bursa) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 71) 400Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en gerçek yol, medeniyet yoludur. Medeniyetin emir ve isteğini yapmak, insan olmak için yeter. (1925, Kastomunu) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 225) ÜLKE
YAŞAM
401Biz, ilhamlarımızı, gökten ve bilinmeyenden değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz. (1937, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 423) 402Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, boş inançların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. Geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan uluslar, yaşamı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez. Böyle uluslar, yaşama geniş açıdan bakan ulusların egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkumdur. 403İnsanların yaşamına, çabalarına egemen olan güç; yaratma, yeni bir şey bulma yeteneğidir. (ÂFETİNAN, A., Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, İş Bankası Yayınları, s.272) ZAFER-BUYÜK ZAFER 404 Dünyada zaferlerin iki vasıtası vardır biri kılıç diğeri saban. (1923, Adana) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 120) 405 30 Ağustosta yönettiğim savaş, Türk Ulusunun yanımda bulunduğu halde yönettiğim ilk ve son savaştır. Bir insan kendini, ulusla beraber hissettiği zaman, ne kadar kuvvetli buluyor bilir misiniz? Bunu tarif zordur. Eğer ben, açıklamakta zayıf kalırsam beni hoş görünüz. 30. 08. 1928, Basın Mensuplarına Demeç
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusu, Ulu Önderi, Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
K A Y N A K Ç A
10. ATAY, Falih Rıfkı, Atatürk’ün Bana Anlattıkları, İstanbul 1955 11. AFET İNAN, A. Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Ankara 1959 12. AFET İNAN, A. M.K. Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları, Ankara 1983 13. AFET iNAN, Atatürk’ten Yazdıklarım, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1981 14. AFET İNAN, Medeni Bilgiler ve M.K.Atatürk’ün El Yazıları, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara 2000 15. BELLETEN, Türk Tarih Kurumu, Cilt XXXII, No.: 128, 1968 16. İNAN, Arı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 Eskişehir-İzmit Konuşmaları, Ankara. 17. İNAN, Arı, Düşünceleriyle Atatürk, Türk Tarih Kurumu, 1999 18. KARAL, Enver Ziya, Atatürk’ten Düşünceler, MEB. Yayınları, Ankara 1981 19. KOCATÜRK, Utkan, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara 1999 20. KOCATÜRK, Utkan, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını 21. Uluğ İĞDEMİR, Atatürk, Anafartalar Muharebatına Ait Tarihçe, S. XV-XVII, 1990 22. ÖNDER, Mehmet, Atatürk’ün Yurt Gezileri, T. İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1998 23. Sümerbank Dergisi, Cilt 3, Sayı 29, 1963 24. Millet Dergisi, Sayı: 16, 1948 25. Türk Kültürü Dergisi, 1969 26. Yücel Dergisi, Cilt X, Sayı 57, 1939 27. 23 Nisan 1921 Tarihli Ankara Gazetesi 28. 05 Ekim 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi 29. 14 Haziran 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi 30. 30 Kasım 1939 Tarihli Ulus Gazetesi. 31. Mustafa Kemal’den Atatürk’e, Kültür Bakanlığı Yayını No.1476, Cilt: I, II. (1994) 32. Atatürk ve Çevresindekiler, Kemal Arıburnu, T.İş Bankası Kültür Yayını No: 336/31 |
565 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |