18 MART SALDIRISI ÖNCESİNDEKİ HAZIRLIKLAR
Saldırının yüksek komutası De Robeck'e verilmişti. De Robeck bir gün önce görevinde çekilmiş olan Gorden'in planını uygulayacaktı. Plan sade idi.
Amaç Boğazın iki kıyısındaki bataryaların susturulması, torpillerin ayıklanması, bu suretle açılacak yoldan filonun Boğazı girilmesine olanak sağlanmasında ibaretti. De Robeck bu planı başarıyla gerçekleştirmek için savaş gemilerini üç kümede savaş düzenine getirmiş bulunuyordu. Birinci kümede Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson ve İnflexible bulunuyordu. Bunlar güneye doğru sardırmışlardı. Bu üç savaş gemisinin sahra bataryalarına karşı güvenlikleri kuzey kanatta Lrince George ve güney kanatta Triumph tarafından sağlanacaktı.
İkinci kümede Amiral Guepratte komutasında şu dört Fransız zırhlısından kurulmuştu; Buffren, Bouvet, Goulois ve Charlemagne. İlk ikisini boğazın Anadolu kıyılarını, diğer ikisi de Rumeli kıyılarını döveceklerdi.
Üçüncü küme, İrresistable, Albian , Vengeance, Swiftsare ve Magestic yedekte bırakılmışlardı. Üçüncü küme gemileri sırası gelince ikinci kümenin yerine alacaklardı. Son olarak Cornwallis, Conapus, Dorthmouth ve Dublin kruvazörleri geliyordu. Bunlardan ilk ikisinin görevi mayın taramak, doğu ilgisinin de aşırma ateş yapmak suretiyle sahra bataryalarını arkadan varmaktı.
Dünya topraklarında güneşin batmadığı iki büyük imparatorluğun meydana getirdiği bu kudretli ve haşmetli savaş gücüne insan gücü ile karşı gelinemeyeceği konusuna İngiliz ve Fransız denizcilerinde genel bir kaç doğmuştu. 18 Mart saat 10:58'de yukarıda işaret edilen savaş düzeni almış olan aramada da ilk bombardıman için suretle görev bölümü yapılmıştı:
Queen Elizabeth, Anadolu yakasında bulunan Hamidye I ve Çimenlik tabyalarını, Agamemnon, Lord Nelson ve İnfletible ise boğazın Rumeli yakasındaki Yıldız, Mescidiye, Hamidiye II ve Namazgah tabyalarını ateş edeceklerdi. Düşman ordusu büyük saldırışa geçeceği sırada Türk bölgesi savunma karargahında durum şöyleydi;
Karargah komutası Albay Cevat , 18 Mart'tan önce Bozcaada'da düşman savaş gemilerinin toplanmakta olduğunu haber almıştı. 18 Mart sabahı da bir araştırıcı uçağımız Bozcaada'da büyük bir kaynaşma olduğunun haberini getirmişti.
Ne var ki, komutanlık bu haberleri büyük bir saldıranın ilk işaretleri olarak kabul etmedi. O kadar etmedi ki komutan Albay Cevat, 18 Mart sabahı karargahta ayrılıp Kirte'deki birlikleri teftişe gitmiş ve ancak 16:30'da karargaha dönebilmişti. Bu nedenle savaşı Kurmay Binbaşı Selahattin Adil(paşa) yönetmişti. Savaş sırasında yanında bulunmuş olan yardımcıları Kurmay Kolağası Osman Zati ile Yüzbaşı Hamdi'dir. Bu kısa açıklama da göstermektedir ki, 18 Mart saldırısı bir baskın biçiminde başlamıştır.
SALDIRININ BAŞLAMASI:
Birinci küme ile kendilerine hedef olarak gösterilmiş plan tabyaları arasında düello saat 11:15'te başlıyor. Queen Elizabeth, ağır toplarıyla uzak mesafeden ilkin Çimenlik'e sonra Çanakkale şehrine daha sonra da Hamidiye tabyasına ateş ediyor. Çimenlik'e iki isabet oluyor. Çanakkale'de yangın çıkıyor. Hamidiye'de yıkıntı meydana geliyor.
Saat 11:35'te Lord Nelson, Rumeli yakasındaki Hamidiye II tabyasına; George ve Triumph, Mecidiye, Yıldız ve Dardonos tabyalarına açıyorlar. Fakat zırhlıların büyük şikayeti bu tabyalardan olmaktan çok, görünmeyen ve göründüğü anda hızla yer değiştiren sahar bataryalarındandı.
12:30'da Amiral de Robeck Fransız gemilerinden kurulmuş olan ikinci küme gemilerine kıyılara yaklaşarak, yakın mesafeden bombardımanı sürdürmesi emrini veriyor.
Bunlar Erenköy bizansında duran İngiliz gemileri arasından geçerek kıyıya 400 metre kadar yaklaşıyorlar. Bütün ağır toplarıyla Rumeli yakasında Kilitsihar ile Mesudiye tabyaları, Anadolu yakasında da Dardonos ile Beyaztepe mevkileri ateşe tutuyorlar. Büyük Aramada boğaz en dar olan Kilitsahir ile Çanakkale arasına yönelmişti. Buraya gelmeden önce birkaç gemi feda edileceği de hesaba katılmıştı. Bu kayıpları karşılıksız olmayacaktı. Boğaz geçilip İstanbul alınmakla, Osmanlı ile müttefiklerin bağlantısı kesilecekti, çember içine alınan Avusturya ile Almanya da pes demek zorunda kalacaklardı. Sözün kısası savaşın muhteşem armadanın birkaç kilometre daha ilerlemesine bağlı kalmıştı. Tarihsel Fransız cesareti ile İngiliz soğukkanlılığı Türk'ün alçak gönüllü kahramanlığı karşısına bu alınacak yerde bir sınav verecekti.
Deniz savaşının en bunalımlı anı iki taraf içinde gelip çatmıştı. Dünya bu olaya kadar Türk'lerin fetihler savaşlarında tanımıştı. Yurt savunmasında ise güçlerinin neye yettiğini ilk kez hecelemeye başlayacaklardı.
Hava şartları Türk'lerin lehineydi. Gemi bacalarından ve toplardan çıkan dumanlar sayesinde Türk bataryaları görünmüyordu. Türk savunma komutanlığı düşman zırhlılarının merkez bataryalarına 14 kilometre kadar yaklaşması üzerine bu bataryalar tarafından da ateş emri verildi. Türk'lerin ağır toplarıyla ötüşlerinin ateşi düşman üzerine şaşırtıcı bir etki yapmaktaydı. Kaptan köprüsünden isabet alan İnflexible'den geriye dön emri verildi. Bouvet'de de almış olduğu isabetten dolayı yangın başlamıştı. Geminin toplarının yarısı kullanılmaz hale gelmişti. Bir çeyrek saatte 14 isabet alan Suffren hemen hemen savaş dışı edilmişti. Ne var ki, bu arada da Çanakkale'de başlamış olan yangın genişlemiş, Dardonos, Namazgah ve Hamidiye bataryaları, Fransız gemilerinin ateşi karşısında susmuştu. Deniz ile kara arasındaki büyük düello taraflar ağır yaralar almışlardı.
Fransız gemilerinin yıprandığını gören de Robeck geri dönmelerini ve üçüncü küme gemileri ile yedeklere onların yerine almalarını emrini veriyor. Saat 13:34 ne var ki, Boğazdan çıkmak girmek kadar kolay değildi. Donanmalara taranmış sandıkları karanlık limanın güney kısmına, Erenköy açıklarından Doğuya doğru da Nusrat adındaki mayın gemisi geceleyin, Ruslarca Karadeniz kıyılarımıza dökülüp tarafımızdan toplanmış olan mayınlardan 26 tane döker. İşte bu mayınlardan birine çarpan Bovvet bir buçuk dakikada 640-700 kadar mevcudu ile sulara gömülüyor. 5 subayla 51 er ancak kurtarılıyor. Bu kurtarma işine karışmış olan Gaulios zırhlısına da iki ağır top mermisi ile yaralanıp su almaya başlayınca diğer iki Fransız gemisini yardımı ile savaş yerini terk ediyor. Fransız, tümden yok olmamak için savaş yerinden çekilmek zorundadır. Ve şimdi Türklerle İngilizler karşı karşıya geliyorlar.
Bovvet'in batış anını anlatan Yarbay Worsley Gibson'un sözleri; Bovvet'in sancak tarafına yattığına dikkat ettim ve bunu McB'ye söyledim. Daha sözümü bitirmeden gemi daha fazla yatmaya başladı. Ağır yara aldığı belliydi. Çokta hızlı ileri gitmekteydi ve az sonra direkleri suya girdi, büyük bir duman ve buhar sütünü yükseldi ama herhangi bir patlama olmadı ve birkaç saniye sonra sulara gömüldü.
Bovvet'in batması Golois'in yaralanması ve tüm Fransız gemilerinin geri çekilmesi Türklerin moralini yükseltiyor. Saat 14:00'ten sonra savaş 6 İngiliz zırhlısı ile bataryalar arasında tekrar başlıyor.
15:15'te Irrsistable zırhlısı Beyaz tepe hizasında torpidoya çarparak yan yatmaya başlıyor. Makineleri su ile doluyor. Hareket edemiyor. Ocean zırhlısı imdada koşuyor. Onu geriye çekmek istiyor fakat akıntı iki gemiyi Anadolu kıyısına doğru sürüklüyor. Ocean'da Bovvet'in batmakta olduğu yerde bir mayına çarpıyor. İki yaralı gemi Türk Topçusunun ateşi altında gemiler boşaltılarak kendi hallerine bırakılıyor. Bu gemiler Çanakkale Savaşının son kılavuzları oluyor. Amiral de Robeck saat 17'de muhteşem aramadan geri kalan zırhlılara dönüş emrini veriyor. Çanakkale direnişinin ilk bölümü; İngiliz ve Fransız armadasının yenilgisi ve Türklerin zaferi ile son buluyor.
İKİ TARAFIN KAYBI
18 Mart'ta Boğazı geçmek için 12 büyük zırhlı savaşa katılmıştı. Diğer gemilerden her biride az çok isabet almışlardı. Osmanlı kaybına gelince; Bataryalardan hepsi isabet almıştı. Boğazın girişindekiler susturulmuştu. İç bataryalardan da çok veya az yaralananlar olmuştu. 176 Kaptan 8'i kullanılmayacak duruma gelmişti. İnsan kaybı 40 ölü ve 74 yaralıdan ibaretti. Yaralılarınsa 18'i Almandı.
İki tarafında sahip bulundukları savaş güçlerine göre kayıplar önemli sayılamaz. İngiliz ve Fransız imparatorları engin servet kaynaklarına sahiptiler. Batan ve yaralanan gemilerini yerlerine kolaylıkla başkalarını koyabilirlerdi. Ne var ki, iki devletin normal kayıpları hiçbir suretle giderilemeyecek kadar ağırdı.
Türklerin uğradığı nesnel kayıplara karşılık moral kazançları yüksekti. Aylardan beri İstanbul'da kuşku içinde yaşayan Türkler için Çanakkale deniz zaferi, kurtuluş anlarını taşıyordu. Türklerin İngiliz donanması için kökleşmiş bir hayranlığı vardı.bu donanmayı, yüz gemisi dönmeye zorlamanın büyük heyecanını duymaları doğaldı. 18 Mart akşamı İstanbul ve zafer haberinin ulaştığı bütün Türk şehirlerinde, kasabalarında ve köylerinde evler bayraklarla süslenmiş, aydınlatılmış ve şenlik yapılmıştı. Çanakkale deniz zaferinin dünyada bulunan diğer Müslüman ülkelerinde de etkisi görüldü. Sömürge yaşamı süren Müslüman ve hatta Müslüman olmayan halklarda, Emperyalizme karşı bu üstün direnişi kendi kurtuluşları için değerli bir örnek gibi kabul eder oldular
Çanakkale deniz yenilgisi altında kalmak istemeyen ve olumsuz etkisini her ne pahasına olursa olsun silmek isteyen uzlaşma devletleri talihlerini bu kez de İstanbul'u almak için kara yolundan giderek denemeye karar verdiler. Bu yolun Gelibolu yarımadasından geçtiğini düşündüler ve kara ordularını oraya çıkartmakla ilgili işe giriştiler.
18 Mart yenilgisi İngiliz ileri gelenleri arasında bir takım tartışmalara yol açmıştı. Amiral de Rocek ile Ian Hamilton arasında ortaya çıkan sorun; donanmanın Boğazı geçmek için yapacağı ikinci bir denemesinin ordu tarafından desteklenmesine karşılık, ordunun Gelibolu Yarımadasına yapacağı bir çıkartma hareketinin donanma tarafından desteklenmesinin daha uygun olup olmadığı nedeniyle ortaya çıkmıştır. İngiliz ileri gelenleri başvekil, savaş komitesi, deniz bakanlığı amirallik, savaş komisyonu da savaşa devam düşüncesindeydiler. Hatta Fransız deniz bakanı da aynı düşüncede olduğunu belirtmiştir.
ilk başta amiral Robeck tekrardan boğazı zorlayarak İstanbul'u almayı düşünmüşse de bu kararında vazgeçerek ordunun Gelibolu Yarımadası'na yapacağı bir çıkartma hareketinin donanma tarafından desteklenmesi planına uymuştur. Bu nedenledir ki, 18 Mart saldırısı bir daha tekrarlanmayarak tarihte tek er bir olay olarak kalacaktır.
Böylelikle 18 Mart yenilgisinin intikamını almak isteyen uzlaşma devletleri 15 Nisan da Gelibolu'ya ilk birlikleriyle çıkartma yaparlar.
KAYNAKÇA
Çanakkale Valiliği www.canakkale.gov.tr