O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..
Aktif Ziyaretçi | 4 |
Bugün Toplam | 275 |
Toplam Ziyaret | 162871 |
Öylesine bir yazı! Son günlerde televizyonlarda yayınlanan bir “kamu spotu” var: Genç bir adam çıkıyor önce... Çocukken pilot olmak istediğini ama doktor olduğunu söylüyor. Yine de hayatından mutlu olduğunu belirtmeyi ihmal etmiyor. Sonra bir kadın beliriyor ekranda: Tiyatrocu olmak isterken, öğretmen olmuş... Ama o da mutlu! Ve bir çocuk çıkıyor: “Balerin olmak isterdim, kanser oldum” diyor... İlk kez izliyorsak, neye uğradığımızı şaşırıyoruz ve kulağımızı çekip, üç kez tahtaya vuruyoruz... Çünkü sözün bittiği yere tanıklık ediyoruz o an!
Eminim ki onlar da doktor, mühendis, pilot, bankacı, öğretmen, politikacı, gazeteci, çiftçi, hâkim, avukat, dalgıç olmak istiyorlardı çocukluklarında... Belki hiçbiri çocukluk hayaline ulaşamayacak; doktor olmak isteyen bakkal, mühendis olmak isteyen şoför, avukat olmak isteyen ayakkabı tamircisi olacaktı... Tek bir şeyden eminim: Yine de mutlu olacaklardı... Âşık olacaklardı belki de... Bir kadının buğulu gözleri gitmeyecekti gözlerinin önünden... Terk edilme acısı yaşayacaktı kimi... Çünkü durup dururken, incir çekirdeğini doldurmayan bir neden uydurup, tüm kapıları kapatacaktı sevdiği kadın... Evlenip, çoluk çocuğa karışacaklardı kim bilir? Eve ekmek getirmek için gece yarılarına kadar çalışacaklardı... Başları ağrıyacaktı, uykusuzluktan gözleri kan çanağına dönecekti. Küçük bir ev, bir de araba sahibi oldular mı; yüzlerinde güller açacaktı! Tuttukları takımın galibiyetinde sevinecekler, kalelerine giren her golde isyan edeceklerdi. Öpüşeceklerdi, sevişeceklerdi, hastalanacaklardı, düşeceklerdi, kalkacaklardı...
Bizim uyuduğumuz, belki bir fasıl meyhanesinde göbek attığımız ya da kaygılarımız yüzünden yatağımızın içinde debelenip durduğumuz saatlerde... Yani gecenin tam orta yerinde... Vücutlarına dolan mermilerle son nefeslerini verdiler. Bu yazıyı yazdığım an itibarıyla tam 12 saat geçti ölmelerinin üzerinden... Ama hâlâ adları bile açıklanmadı! Kuru, isimsiz, soğuk bir habere konu oldular; o kadar: “Tunceli’de merkeze bağlı Alacık Köyü kırsalında gece saat 02.30 sıralarında güvenlik güçleriyle PKK’lı teröristler arasında çıkan çatışmada 1 astsubay ile 2 er şehit oldu.” Üç hayal bitti önceki gece... Üç çiçek soldu! Belki doktor, mühendis, avukat, bankacı, gazeteci, siyasetçi olamayacaklardı ama... Hayatta olacaklardı!
“Balerin olacaktım, kanser oldum” diyor sevimli kız... Kahroluyorum yine kederimden! Ama tek şey biliyorum: Henüz adları bile açıklanmayan o askerler, artık kanser bile olamayacaklar... Çünkü “şehit” oldular! Kimse onlar için “kamu spotu” falan da hazırlamayacak. Şehitliğe götürülüp kendilerinden önce “hayallerine veda eden” kader arkadaşları gibi beyaz bir mermere dönüştürülecekler. Üzerinde al bayrak resmi, bir ad ve iki tarih bulunan beyaz bir mermere...
“Belki adlarını öğrenirim” diye son bir umutla, Genelkurmay’ın internet sitesine bir kez daha giriyorum... Adlarını bırakın, ölüm haberleri bile yok... Peki; ne var o sitede? Genelkurmay Başkanlığı’nın, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği’ne çektiği fırça!
“Hayallerine asla kavuşamayacak” o üç genç için temiz havayla dolduruyorum akciğerimi... Ve inanılmaz bir merakla kıvranıyorum: Sahi... Adları neydi acaba?
|
534 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |