Laiklik devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil  akla ve bilime dayandırılmasıdır. 
Laiklik, dinin doğru uygulanabilmesinin teminatıdır!..

O; tarih boyunca hakkında elli bine yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türk’tür!..

Tarihe Dair Notlar
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam171
Toplam Ziyaret162767
27 Mayıs Devrimi

27 Mayıs Devrimi; Demokratik sitemin gereği olarak seçimle gelenin, aynı yolla gitmesi kuralının ihlali, sonraki darbelere yol gösterici olduğu ve yassıada yargılamaları nedeniyle mercek altına alınmakta, Demokrat Partinin çok partili demokratik siyasi yaşamın ilk uygulamasını, sonraki yıllara çok kötü örnek olacak şekilde berbat etmesi gözlerden uzak tutulmaktadır.

27 Mayıs aslında; Türk Milletinin, çok partili özgürlükçü siyasi yaşamı keyfi uygulamalarla bozarak anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarını zorbalığa kadar vardıran, halkı vatan cepheleriyle kamplara bölen, Cumhuriyetin temel nitelikleri ile oynayıp dini siyasetine alet eden basın özgürlüğünü, üniversite ve yargı bağımsızlığını yok eden, devlet yetkilerini partizanca kullanarak halkı yılgınlığa sokan, parlamenter demokrasiyi, kuvvetler ayrılığı ilkesini çiğneyerek tahkikat komisyonları kurup, ülkeyi muhalefetsiz, basınsız yönetmeye kalkan böylece hukuki ve Anayasal meşruluğunu kaybetmiş olan bir iktidara karşı evrensel bir hak olan direnme hakkını kullanarak verdiği tepkidir.

 1961 Anayasasının “Başlangıç” kısmı şöyledir: “Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve hürriyetleri için savaşmış olan;

“Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs Devrimi’ni yapan Türk Milleti;

“Bütün fertlerini, kaderde, kıvançta ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde, milli şuur ve ülküler etrafında toplayan ve milletimizi, dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak milli birlik ruhu içinde daima yüceltmeyi amaç bilen Türk Milliyetçiliğinden hız ve ilham alarak ve,

“Yurtta Sulh, Cihanda Sulh ilkesinin, Milli mücadele ruhunun, millet egemenliğinin, Atatürk devrimlerine bağlılığın tam şuuruna sahip olarak;

“İnsan hak ve hürriyetlerini, milli dayanışmayı, sosyal adaleti , ferdin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve teminat altına almayı mümkün kılacak demokratik hukuk devletini bütün hukuki ve sosyal temelleriyle kurmak için;

“Türkiye Cumhuriyeti Kurucu Meclisi tarafından hazırlanan bu Anayasayı kabul ve ilan ve O’nu, asıl teminatın vatandaşların gönüllerinde ve iradelerinde yer aldığı inancı ile, hürriyete, adalete ve fazilete aşık evlatlarının uyanık bekçiliğine emanet eder.”

“Başlangıç” ta yer alan; “Anayasa ve hukuk dışı davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak Devrimi yapan Türk Milleti” paragrafı, 1961 özgürlükçü Anayasasını topluma fazla görerek sınırlayan 12 Mart 1971 Darbe zihniyetinin eseri olarak, muhtıra sonrasında yapılan Anayasa değişikliğinde metinden çıkartılmıştır.

Yine, Atatürk adını kullanarak, aslında Atatürkçü düşüncenin tüm ilkelerinin içini boşaltan 12 Eylül 1980 darbesi döneminde de, çıkartılan bir yasa ile 27 Mayıs’ın “hürriyet ve Anayasa” Bayramı olarak kutlanmasına “…1961 Anayasasının toplumda tartışılır hale geldiği…” gerekçesiyle son verilmesi bir tesadüf değildir.

27 Mayıs’ı, 12 Mart ve 12 Eylül darbe zihniyetinden ayırarak “Devrim” niteliği ile görmek ve anmak tüm yurtseverlerin görevi olmalıdır.

                                                                                   Atatürkçü Düşünce Derneği

                                                                                            Genel Merkezi

  
556 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın