Anasayfa
1916 - Mustafa Kemal'in Bitlis ve Muş'u düşman elinden geri alması.
Atatürk komutasındaki 16. Kolordu'ya bağlı 5. Tümen'in, Bitlis'i düşman işgalinden kurtarışı.
Atatürk'ün, 2. Ordu Komutanlığı'na telgrafı: "Muş dün ve Bitlis bugün kolordumuz tarafından zapt ve işgal edilmiştir."
|
07.08.2012
|
|
Son dalgada “onlar” olmasaydı bu egemen matbuatın çıkardığı ses gene “Oh olsun, kim bilir hangi darbe organizasyonu içindeydiler!” temelinde olacaktı..Nedim Şener için bile döktükleri “timsah gözyaşı”dır!..İsyanları, koldaşları, omuzdaşları için!..Feryatları da, “Siz ne cüretle Ahmet’i de, Nedim’i de alabilirsiniz!!?” diye!..OdaTv’nin “dışarıda kalanları” Yalçın Küçük’le derdest edilseydi, ne içleri acıyacaktı ne de “Ulan n’oooluyor, ibre bize mi dönüyooo!!?” diye panik ortaya çıkmayacaktı..
|
12.04.2012
|
|
1915 - İngilizlerin, sabah, Arıburnu cephesinden Kabatepe'ye -topçu ateşi desteğinde- asker çıkarmaya başlaması üzerine Atatürk'ün, Kabatepe'deki 77. Alay Komutanı Binbaşı Saip Bey'e emri: "Kuvvetiniz, karaya çıkan düşmanı def etmeye kâfidir. Taarruz edip uzaklaştırınız!" (Taarruz sonucu, çıkarma yapan düşman ağır kayıp vererek tekrar gemilerine dönmüştür.)
|
04.05.2012
|
|
1915 - Atatürk'ün, 19. tümen birliklerine emri: "Bütün muharebelerde, gerek subayların gerekse erlerin gösterdikleri kahramanlık cidden şan ve namus örneği olacaktır. Subaylar ve erlerin karşımızdaki düşmanı, tek kişi kalıncaya kadar denize atabileceğine tam inancım vardır. |
03.05.2012
|
|
"Bir zahmet, 28 Şubat dönemi gazetelerine, fırsat bulursanız göz atın!..
Bugün anlı şanlı "demokrat!!" köşe yazarlarını, üzerlerinde erat elbisesi ile, dönemin generali Erol Özkasnak'ın emir komutasında, onun peşine düşmüş garnizon garnizon dolaşıp askeri haber yaparken görürsünüz..
|
12.04.2012
|
|
1915 - Atatürk'ün, 19. Tümen birliklerine günlük emri: "...Düşman tarafında ortaya çıkan önemli hedeflere ateş açılması için, her defasında benim dikkati çekmem veya topçu alay komutanının emir vermesini beklemek doğru değildir!"
|
16.05.2012
|
|
12 Eylül
20 yıl önce, 12 Eylül sabahı Türkiye bir kez daha darbeyle uyandı.
Kimse şaşırmamıştı.
12 Mart 1971'den 12 Eylül 1980'e kadar nefes nefese geçen 19.5 yıl boyunca Türkiye ne siyasi istikrarı yakalayabilmişti, ne toplumsal barışı, ne de ekonomik dengeyi.
Siyasi iradenin aczinin doğurduğu boşluğu birilerinin dolduracağı kesindi ve nitekim öyle oldu da.
|
08.04.2012
|
|
1970'in ortalarından beri Kürtçü-Kürdistancı isyanları araştırıyorum. Bunlar arasında Dersim (Tunceli) bölgesi ile de özel olarak ilgilendim. Bölgeye ilki 1995'te olmak üzere üç kez giderek halkla konuştum; bölgenin kutsal mekanlarını, mezarlıklarını ve kültürünü inceledim. Gördüm ki burası; Türk kültürünün en saf haliyle yaşadığı alanlardan birisidir. Bu iddiamın kanıtlarını da 'DERSİM İSYANLARI VE SEYİT RIZA GERÇEĞİ' isimli son kitabımda ortaya koydum.
|
08.04.2012
|
|
Aşağıdaki iki öykü gazatelerden alıntıdır..
Yıl 1986. Turgut Özal Başbakanlık koltuğunda oturuyor. En debdebeli, en güçlü dönemini yaşıyor.
Başbakan Özal Malatya da bir miting düzenliyor ANAP’ın bütün önde gelen isimlerinin katıldığı bu miting Özal’ın gövde gösterisine dönüşecek. Planlar ona göre yapılmış.
Partinin miting otobüsü Malatya meydanına geliyor. Turgut Özal otobüsün Üzerine çıkıp konuşacak. Protokol gereği kendisini karşılayan Malatya Valisi Naim Cömertoğlun’’a direktif veriyor:
"Gel sen de çık otobüsün üzerine benimle..
Valinin "Efendim ben devletin valisiyim, orada bulunmam uygun kaçmaz" demesi hiçbir işe yaramıyor ve Başbakanla birlikte otobüsün üzerine çıkmak zorunda kalıyor.
|
14.04.2012
|
|
WikiLeaks belgelerinde, Hilmi Özkök ile Tayyip Erdoğan’ın, Genelkurmay’daki milliyetçi ve Avrasyacı ittifakına karşı Atlantikçi eksende kader birliği yaptıklarından söz ediliyordu ya bugünlerde aynı doğrultuda bakınız kimler, nasıl çalışıyor..CHP heyeti ABD’de temaslar yaparken, işadamı Mustafa Koç, AKP-TÜSİAD, AKP-ABD ilişkilerini geliştirmesi ve “one minute” adlı tiyatro eserini sahnelemesiyle ünlü Cüneyt Zapsu ile birlikte Washington’da bulunuyor. Vatan gazetesinde çıkan habere göre Türk-Amerikan İş Konseyi Heyeti, bakan yardımcısı düzeyinde görevlilerle görüştükten sonra Dünya Yahudi Kongresi Amerika Bölümü’nün Başkanı Rabbi Marc Schneier, CSIS, CFR ve İsrail yanlısı lobi kuruluşu AIPAC yetkilileriyle de bir araya gelecek. |
12.04.2012
|
|
Bir yandan kamuoyu, son operasyonun şokunu üzerinden atmaya çalışırken, öte yandan ilginç gelişmeler oluyor, Meclis darbelerin araştırılması için harekete geçiyor.
Olay ilk bakışta demokrasi açısından çok sevindirici gibi görünüyor. Öyle ya TBMM’deki dört parti de darbelerin araştırılması için önerge vermiş bulunuyorlar.
|
14.04.2012
|
|
“Toplantıda bilhassa Anayasa ile Atatürk milliyetçiliğine bağlı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olarak belirlenen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı çağdışı bir kisve altında zemin oluşturmaya yönelik rejim aleyhtarı faaliyet gözden geçirilmiş;
|
14.04.2012
|
|
O YALANI ARTIK SÖYLEYEMEYECEKLER! "'Atatürk Kürtlere Özerklik Vaad Etmişti' Diyenlere
O YALANI ARTIK SÖYLEYEMEYECEKLER!
Atatürk Kürtlere Özerklik Verdi Yalanı
En katmerli Cumhuriyet tarihi yalanlarından biri, “Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı yıllarında Kürtlere özerklik ve bağımsızlık sözü verdiği, ancak daha sonra bu sözünde durmadığı” biçimindedir.
|
12.04.2012
|
|
Ahmet Taner Kışlalı, ta 1992 yılından itibaren takip edilmeye başlanmıştı. 1999 yılına gelindiğinde Rüştü Aytufan da istihbari çalışmalara katılıyordu. Eylemden 6 ay önce, şeytanın aklına gelmeyen bir yöntemle eylemin başarıya ulaşıp ulaşamayacağını“deneme-yanılma” ve “şartlandırma-alıştırma”yoluyla anlamaya çalıştılar. Aracının sileceğinin üzerine bir kola kutusu koydular. Kışlalı derslerini bitirmiş evine gitmek üzere okuldan çıkmış, kola kutusunu sileceğin üzerinden hiç düşünmeden kızgın bir şekilde yere atmıştı. Eylemciler, Kışlalı’nın bu kontrolsüz davranışının farkına vararak belleklerine kazıdılar. Kışlalı, bir kez daha aynı yöntemle denenecekti. Bu sefer kola kutusu yerine boş meyve suyu kutusu sileceklere konacak, Kışlalı yine aynı tepkiyi gösterecekti.
|
12.04.2012
|
|
İsmet İnönü İtalya'ya resmi bir seyahat yapacağı vakit, Atatürk: "Sen Türkiye'nin Başvekilisin. Mussolini de resmen İtalya'nın Başvekilidir. Arada hiçbir fark tanımayacaksınız" demişti. Yolda idik. İlk verilen programa göre Mussolini istasyona karşılamaya gelmiyordu. İnönü Roma'da yerleştikten sonra karşılıklı ziyaretler yapılacaktı. Atatürk'ün talimatı üzerine, Türk Heyeti eğer program değişmezse yarı yoldan memlekete dönüleceğini İtalyan protokolcülerine haber verdi. Trende bir telâştır, gitti! Roma'ya vardığımız zaman İtalyan Başvekili Mussolini, sırtında ceket atayı ve başında silindir şapkası ile Türkiye Başvekilini bekliyordu...
|
12.04.2012
|
|
... 19 ...
|
“Tarih diyor ki: Devlet işlerinin başına, devletin kurucusu olan kavimden başkaları geçince o devlet inkıraz bulur. Yani millet istiklalini kaybeder.Misal mi istersiniz? İşte Abbasiler, işte Endülüs, işte Osmanlılar! Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet işleri başında mutlaka Türkler bulunacaktır. Türk’ten başkasına inanmayacağız”
Başkomutan Mustafa Kemal ATATÜRK
"Saygıdeğer efendiler, bu antlaşma(Lozan Antlaşması) Türk Milleti'ne karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük suikastin sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir!"
Gazi Mustafa Kemal Atatürk